AK Parti’nin iyiliği için AK Parti’yi dövüp duran eski Başbakan Başdanışmanı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı bu kez sosyolojiyle tehdit ediyor.
Esasında bunu iyiye işaret saymalı.
Olup bitenleri kabulleniyorlar, en azından “kabullenmiş” görünüyorlar.
Darbeyle ve varlığını inkâr ettikleri “üst akıl”la tehdit edeceklerine, varsın sosyolojiyle tehdit etsinler.
Bu durum, bir kabul çizgisine geldiklerini gösterir.
Hani, bütün kötülüklerin başladığı tarih olarak 2016 Mayıs’ını işaret ediyorlardı, “Başbakan değişmeseydi kredi notumuz düşürülmezdi, Başbakan değişmeseydi döviz yükselmezdi, Başbakan değişmeseydi 15 Temmuz girişimi yaşanmazdı” gibilerden garip yazılar yazıyorlardı ya...
Hatta daha ileriye vardırıp, AK Parti içinde alan açmak istedikleri şahsın kaderini, büyük ölçüde Batı’dan Erdoğan’a yönelecek baskıların belirleyeceğini, baskı altına alınmış Erdoğan AK Parti’den elini çekme gereği duyacağı için, bu baskıların lüzumlu olduğunu savunuyorlardı ya...
Şimdi içeriden bir “yarılma” bekliyorlar.
“Üst akıl”ın girişimleri sonuç vermedi.
Darbe sonuç vermedi.
Batı’nın baskısı ve muhasarası sonuç vermedi.
Yani Erdoğan, bütün baskılara rağmen elini AK Parti’den çekmedi.
Ne yapmak gerekir o halde?