Birileri, ayakucuna mermi bırakıyor. Bizimki de, içinde mermi bulunan poşeti dolaştırarak basın toplantıları düzenliyor; “öz savunma” diyor, “öz korunma” diyor.
Birileri, çelenk parçalıyor.
Birileri, “dışarı” diye slogan atıyor.
Birileri, “Sizi şehit cenazelerinde görmek istemiyoruz” diye bağırıyor.
Birileri, mütemadiyen bir şeyler yapıyor. “Kan akmadan” düsturunu dilinden düşürmeyen Kemal Kılıçdaroğlu da, giderek gerilimi artırıyor ve tahrik dozu yüksek açıklamalar yapıyor.
Hazır yeri gelmişken hatırlatalım:
Daha önce üç kez tekrarlanmış “çelenk parçalama” organizasyonunun sonuncusunda bir CHP’linin imzası çıktı. Polis kıyafeti giyip şehit cenazesine katılan, “ben şehit yakınıyım” diye polisle yaka-paça kavga eden, polisin elinden kurtulur kurtulmaz üzerinde “Kemal Kılıçdaroğlu” yazılı çelenge dalıp tekme-tokat girişen Tunç Ezer isimli provokatör, bir CHP’liymiş. Son seçimlerde, sosyal medyadaki hesabında CHP’ye oy istemiş.
Soru şu:
Kılıçdaroğlu niye böyle yapıyor, niye gerilime oynuyor?
Cevap şu:
Elinden başkası gelmediği için...
Kitleleri peşinden sürükleyecek bir “siyaset” geliştirebilse, bunlara (yani kargaşaya, kaosa, teröre) tamah etmeyecek. Ama çapı bu kadarına elveriyor.