Gördünüz mü? Suruç’taki katliamı Saray’a bağlı “özel gladyo örgütü” yapmış. Bu örgütün MİT’le de bağlantısı varmış.
Hükümet, bu örgütü kullanarak kirli bir savaş yürütüyormuş.
Selahattin Demirtaş böyle diyor...
Üşenmemiş, Cemaat trollerinin internette dolaştırdığı ne kadar kirli tezvirat varsa, “derleyip toparlamış”, grup toplantısında peş peşe sıralıyor.
Peki, Saray’a bağlı bu özel gladyo örgütünün, “Çiller Özel Örgütü”yle de bir bağlantısı var mıymış?
Mutlaka vardır.
Çiller’le varsa, Amerika’yla da vardır.
Hani, tepesinde “Serok Obama”nın bulunduğu Amerika.
Durum böyleyse (ki, böyle olduğunu PYD Başkanı’nın, “Artık safımız bellidir. Emperyalizme karşı Suriye Ordusu’nun yanında savaşacağız” beyanından anlıyoruz), Amerika büyük bir kazık attı demektir. Bunu da, Kobani sokaklarında “Biji Obama” pankartlarını dolaştıran “genç devrimciler” ve çocuklarına “Obama” ismini veren idealist Hevaller düşünsün.
Biz gelelim Selahattin Demirtaş’ın açıklamalarına...
Diyor ki, “Bir hafta sonra iş bitiyordu...”
Barış tesis ediliyormuş, tam sonuna gelinmiş, ama işi Erdoğan bozmuş.
Nasıl bozmuş?
Dolmabahçe mutabakatını yok saymış... Böyle olunca da haliyle barış ihtimali ortadan kalkmış.
Peki, olmayan Dolmabahçe mutabakatını gerekçe gösteren Selahattin Demirtaş, sair mutabakatlara uymayan, yani sınır dışına çekilmeyen, silah bırakmayan, Öcalan’ın “Silah bırak kongresi toplansın” çağrısını kulak arkası eden, “Bu aşamada silah bırakmak stratejik olmayabilir” diyerek mütemadiyen “halkımız silahlansın” çağrıları yapan, yol kesen, haraç toplayan, dağa adam kaldıran, trafik denetlemesi yapan, yollara mayın döşeyen, karakollara roketatarla saldıran, uykuda polis boğazlayan, iş makinalarını yakan, ambulans deviren, çarşı ortasında Garnizon Komutanı kurşunlayan PKK’nın tutumunu nasıl açıklıyor?