Dünkü, “Bu küfürbazdan kahraman yaratmayın!” başlıklı yazım, şehir magandalarından sopa yiyen Ahmet Hakan Coşkun’a “gider” niyetine okunmuş...
Hasan Cemal’i kastetmiştim oysa.
Pekâlâ, Coşkun için de kullanılabilir o niteleme. Coşkun, daha azılı bir “küfürbaz” üstelik...
Dolayısıyla, burnunda kırık var diye “kahraman” ilan etmeyelim adamı.
Bir saldırıya uğramıştır.
Çirkin ve alçakça bir saldırıdır...
Kınayalım.
Bu satırların yazarı da “ama”sız, “fakat”sız, “ancak”sız kınıyor mahut saldırıyı ve “geçmiş olsun” demeyi ödev kabul ediyor. Hakikaten geçmiş olsun. Bu iş hiç hoşuma gitmedi.
Fakat, saldırıyı kınayacağız da, ötesini söylemeyecek miyiz?
Genelkurmay Başkanlığı, “Size Cumhurbaşkanı seçtirmeyeceğiz” diyerek TBMM’ye ve TBMM’den çıkmış meşru hükümete muhtıra verdiğinde, bu zat,“Muhtıraya karşı olduğumuzu söyleyeceğiz de, ötesini söylemeyecek miyiz?” diye atarlı bir yazı yazmış, kendince “işin ötesini” kurcalamıştı.