HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, “HDP’de Erdoğan seviciler var” sözü, parti içinde küçük çaplı bir krize yol açtı.
Bu sözü durup dururken söylemedi tabii...
Gazetecilerin “Seni başkan yaptırmayacağız söylemini partiye danışmadan söylediğinize yönelik eleştiriler var” hatırlatması üzerine açtı ağzını yumdu gözünü.
Kendisinden dinleyelim: “Parti içinde Erdoğan sevdalısı bir damar her zaman vardı. Bunlar gizli Erdoğancılardı aslında. Bizden çok Erdoğan’ı sevip sayarak, AKP ile ilişki kurarak, AKP’ye neredeyse yalakalık yaparak sorunun çözülebileceğine inanıyordu bu tipler. Zaten bunların eski milletvekili olmasının da nedeni budur.”
Neredeyse yalansız cümle kuramayan Demirtaş’ın “bu tipler” nitelemesi bir kenara bırakalım.
İstihfaf, aşağılama, küçümseme, hakaret...
Ne ararsan var...
Bizi şimdilik (bu yazı bağlamında) “eski milletvekili” ifadesi ilgilendiriyor.
Hemen bakıyoruz ve Demirtaş’ın tanımına uygun birkaç isme ulaşıyoruz.
Bunlardan biri, Hakkari eski milletvekili Adil Zozani...
Zozani, bundan bir süre önce Akşam gazetesini verdiği mülakatta, bazı siyasilerdeki “parlamenter sistem tutkusunu” eleştirmiş, “Seni başkan yaptırmayacağız” sloganının yanlış olduğunu söylemişti. Ve eklemişti: “Parlamenter sistem tartışmalarına kapıları kapatmak doğru değildir.”
İkinci isim, Ağrı Belediye Başkanı Sırrı Sakık.
Sakık’ın, “görevle” Ağrı’ya sürüldüğünü (evet “sürüldüğünü”) biliyoruz. Çünkü (arkadaşları arasındaki ifadeyle) Milano milletvekili Sakık, “İstemiyorum ama madem öyle gideyim bari” anlamına gelebilecek bir tutum takınmış, sürgüne razı olmuştu.