Bir süre önce, bu köşede, “PKK neden silah bırakmaz?” diye yazmış, kendimce gerekçelerimi sıralamıştım.
Küçük bir hatırlatmada bulunmam gerekiyor:
Karşımızda, çünkü, “silahlı örgüt” tanımlamasının da ötesinde, sürekli stratejik hamleler yapan ve silahın meşruiyetini sağlamak için önüne gelen her fırsatı kullanan siyasal bir yapı vardı.
Bu yapı, Mehmet Altan, Cengiz Çandar ve Hasan Cemal gibi liberallerin akıl vermeleriyle, daha büyüğüne talipti... Devlet olmak istiyordu. “Barışa gönüllüymüş gibi” göründüğü dönemlerde bile, el altından barış ihtimalini uzaklaştıran hamleler yapmış, sürekli etki alanını genişletmişti.
PKK’nın siyasi uzantısı olan partinin (bugünkü HDP’nin) durumu da farklı değildi.
HDP, “çatışmasızlığı” bitiren karakol baskınlarını ve toplu katliamları sürekli “devlet içindeki gizli el”e ihale ediyordu ama “devlet içindeki gizli el”in varlığını kullanarak nüfuz alanını genişleten ve bunu silahın meşruiyetine gerekçe yapan PKK’yı sulh çizgisine çekecek siyasal bir tutum da geliştirmiyordu/geliştirmek istemiyordu..
Devlet içinde barış istemeyenler vardı, bu görülüyordu ama Kürt siyasal hareketi içindeki bazı unsurların barış konusundaki gönülsüzlüğü ve PKK’ya alan açan tavırları mesele bile yapılmıyordu.
Durumun daha net görülmesi açısından, devamını maddeler halinde sıralayalım: