Sürüklenen ceset görüntüsünün, “hususen”, Murat Belge’yi hoşnut etsin diye çekilip servise konulduğunu düşünüyorum. Böyle bir görüntünün elde edilebilmesi için de, elbette, bir “çalışma” gerekiyor. Bence bu çalışmayı yürütenler de aynı Network’a tabi...
Sanki her şey, “kronik hoşnutsuzları” haklı çıkarsın diye tasarlanıyor.
Hiçbir vicdanın kabul etmeyeceği bir “görüntü”den ve bu görüntünün elde edilebilmesi için yürütülen “çalışma”dan söz ediyorum.
Hangi çılgın dimağın “seçim yatırımı” gözüyle bakacağını bilmediğimiz bir görüntü...
Hayır, öyle olmuyormuş... Sürüklenen ceset, ilaveten bir gazetecinin yumruklanması, iktidarını sürdürmek için gerekli olduğuna inandığı gerilim atmosferini devam ettirmek isteyen bir siyasetçinin yarattığı “ufunetli”
görüntülermiş...
Buradaki siyasetçinin ismi, Erdoğan...
Profesör Murat Belge, “vahşet” olarak karşımıza çıkan bu görüntülerin, “Tayyip Erdoğan rejiminin seçim vaatleri olduğunu” söylüyor.
Hayır, elbette Erdoğan “Cesedi arabaya bağlayıp sürükleyin” diye emir vermiyormuş.
Sadece (iktidarının ömrünü uzatmak için) “gerilim politikası” uyguluyormuş. Ortam ne kadar gerilirse, bu gibi vahşet eğilimleri de kuvveden fiile dökülüyormuş.
Bunu genel geçer bir doğru kabul edip geçebiliriz. Doğrudur. Gerilim politikaları, hesap edilmeyen “patlamalara” neden olabilir. Bu patlamalar, “vahşet eğilimlerini” tetikleyebilir... Bunların hepsi doğru... Fakat Murat Belge, vahşet görüntülerini, Erdoğan’ın yönetme anlayışıyla ilişkilendiriyor. Erdoğan, “iktidardaki ömrüm daha uzun olsun, daha fazla yöneteyim” diye tutturmasa, canımızı sıkacak bu görüntüler de olmayacak.