Hürriyet’in (Cem Küçük’ün ifadesiyle “Yozgat kuzusu”na dönmüş) arsız tetikçisi, “Demek ki tam teslim olmadı... Aynı anda iki tarafa da çakıyor” dedirtmek için herhalde, bu kez Rasim Özdenören’e sardırmış...
Konu, Rasim Bey’in, Necip Fazıl Kısakürek Ödül Töreni’nde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı işaret ederek, “Yürüyüşünüz yeter Sayın Cumhurbaşkanım” demiş olması.
Rasim Bey bu...
Der...
İçinden geldiyse, nasıl yorumlanacağına, nasıl algılanacağına, habaset ehlinin elinde nasıl eğilip büküleceğine bakmadan, diyeceklerini dosdoğru der.
Kalabalık korkum olduğu için ödül töreninde bulunamadım.
Dolayısıyla, Rasim Bey’in konuşmasını izleyemedim.
Nuri Pakdil’le görüşmek istiyordum. Küçük bir sitemim vardı. Onu da iletemedim.
Hürriyet’in arsız tetikçisi, Rasim Bey’in “Yürüyüşünüz yeter Sayın Cumhurbaşkanım” ifadesinde yalakalık vehmetmiş. Terbiyesizce ifadelerle durumu yadırgadığını anlatıyor. Rasim Bey’i, biricik vasfı Çankaya’daki sofrada oturmak olan Behçet Kemal Çağlar’a benzetiyor...
Bunu, vaktiyle Deniz Baykal için, “Konuşması hakikaten şahaneydi, hakikaten mükemmeldi, hakikaten ikna ediciydi” şeklinde orantısız övgü cümleleri kurmuş şahıs yapıyor.
Neredeyse her yazısı, her çıkışı bir “hesaba” dayalı olan bir şahıs bu...
Birini övüyorsa, kendisine “öyle yap” buyurulduğu yahut gizli ortağı bulunduğu “kardeşler şirketi”nin bekasını düşündüğü için övüyordur. (“Kaldırımlar pırıl pırıl... Adeta bal dök yala... Mükemmel bir belediyecilik örneği...” yazısı bu şahsa aittir. Övülen belediyeler, aynı zamanda kardeşler şirketiyle iş yapan belediyelerdir.)