İnanmayın... Darbeleri severler... Bir “ıslah ve tedip projesi” olarak darbelerin yanında saf tutarlar...
27 Mayıs’ı çok sevdiler mesela. “En ilerici” darbemizdi...
Ne darbesi? “Devrim”di.
Siyasete müdahale edilmiş, temsil mekanizması ortadan kaldırılmış, bir başbakan ve iki bakan asılmıştır ama “devrimin tarihsel meşruiyeti” çerçevesinde bütün bunlar olağandı. Bu cümleden olarak, “şiddet” de meşru bir enstrümandı.
12 Mart’ı da çok sevdiler...
İtirazları, darbenin yönüne idi...
Türk Silahlı Kuvvetleri muhtıra verdiğinde, bunun “beklenen sol darbe” olduğunu düşünmüş, üst üste destek mesajları yayınlamışlardı. CHP’sinden Halkevlerine, sendikasından derneğine, mecmuasından gazetesine, sol tandanslı bilumum kuruluşlar, Demirel’i şapkasını alıp gitmeye zorlayan darbeye selam çakmışlardı
Ha Madanoğlu, ha Tağmaç...
Değil mi ki Türk Silahlı Kuvvetleri “ilerici” bir hamle yapıp meşru siyasete son vermişti, bu müdahaleden nur topu gibi bir devrim doğabilirdi.
Doğamadı...
Darbe kendi evlatlarını yemeye başlayınca, naçar, karşıt pozisyona geçtiler,