Dün, bütün gün, MHP’ye edilen küfürleri dinledik. Önceki gün de öyle...
Meclis Başkanı’nın seçileceği gün, arkadaşlarla birlikte, “CHP’nin kalesi” addedilen bir muhitteydim. Sonuç açıklanır açıklanmaz, “arkadaşlar” koro halinde başladılar Bahçeli’ye mülaaneye... (Paralel örgütümüz, “mülaane” sözcüğünü sosyetik muhitlere kazandırmış durumda. “İstediğiniz olmadı diye niye küfrediyorsunuz Bahçeli’ye?” diye sorduğum arkadaşım, “Küfretmiyorum” dedi gülerek, “Mülaane ediyorum...”)
Sosyetik mülaane “Bunlar zaten katil” cümlesiyle başlıyor.
Bunların ipiyle kuyuya inilmez...
Nerden bakarsan
bak, “bunlar” (“MHP’liler” demek
istiyorlar) sonuçta
sağcı...
Bu sağcılar kritik eşikte adamı yaya bırakırlar...
İşleri güçleri Erdoğan’ı kurtarmak... Başka da bir işe yaramazlar...
Bu şekilde devam edip giden sitem ve tazirler...
Dedim ki:
İyi de, “bunlar” dedikleriniz “saray” ve “yolsuzluk” üzerinden işinize gelen muhalefeti yaptılar... Sizin ipinizle kuyuya indiler... Kapalı zarftan çıkardığınız Cumhurbaşkanı adayınız Ekmeleddin İhsanoğlu’na “koşulsuz” destek verdiler... Kritik eşikte partinize, örgütünüze, cemaatinize, ocağınıza payanda oldular... Bir dediğinizi iki etmediler... Deniz Baykal’a oy vermediler diye mi “faşist”, “katil”, “sağcı” oldular? Madem öyle, siz Ekmeleddin’i seçseydiniz!