Son linç öznemiz, Hasan Kaçan... Öteki muhitin alesta bekleyen sosyal medya militanları, bu kez, Metin Akpınar ve Müjdat Gezen’in mizahını eleştiren (biraz da ağır ifadelerle eleştiren) Hasan Kaçan’a sardırdılar.
Küfürler gırla gidiyor...
En hafif tepkileri, “Hangi kurumdan kaç para aldın?”
Metin Akpınar ve Müjdat Gezen’in mizahı kaç paraya eleştirilebilir? İnşallah ucuza gitmemişlerdir!
Dikkatinizi çekti mi, bilmiyorum...
Esasında, Metin Akpınar ve Müjdat Gezen’in yol açtıkları bir durumu (demokrasinin, belli bir muhitte nasıl kavrandığını) tartışmıyoruz... Aslında tartışma filan da yapmıyoruz. Yerimizi ve konumumuzu belirliyoruz: Yeminli bir Erdoğan düşmanıysanız, mizah anlayışları sorunlu o iki zatın (Metin Akpınar ve Müjdat Gezen’in), yanında hizalanıyorsunuz. Farklı bir muhitin insanıysanız, o iki zata karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında hizalanıyorsunuz ve bir “pozisyon resmi” çiziyorsunuz.
Pozisyondan önce, ortada bir “cürüm” ve birtakım “laflar” var oysa.
Kimse buralara bakmıyor...
Dün, bir internet sitesi (ne yazık ki son zamanlarda “Fetullahçı liberaller”in toplanma merkezi haline geldi) “Erdoğan’ın hedef aldığı gazeteciler, sanatçılar” diye bir başlık açmış, altına bazı cürümler döşenmiş.
İncelemeyi okuduğumuzda (bu değerli çalışmaya “inceleme” adını vermemiz gerekiyor), durduk yerde gazetecilere ve sanatçılara sataşan, hiç de gereği yokken gerilim yaratan bir Cumhurbaşkanı görüyoruz.
Öyle bir Cumhurbaşkanı ki, neredeyse “gerilim”den zevk alıyor.
Biraz da sadist...
Sürekli gazeteci ve sanatçı azarlıyor.
Bununla da kalmıyor, bir de onları hedef gösteriyor.
İncelemede, hedef gösterilen gazeteci ve sanatçıların isimleri sıralanmış, Cumhurbaşkanı’nın onlara ne yaptığı hatırlatılmış. Ama o gazeteci ve sanatçıların ne yaptıkları, hangi cürümleri işledikleri, hangi kriminal pozisyonu temellük ettikleri, aralarında kaçının “milli güvenlik sorunu”na dönüştüğü es geçilmiş.