Türkiye’deyken yazdığı “kırık testi”, “ağlayan maşrapa” türünden zırıltılı manzum eserleriyle sadece TRT repertuarına girebilen ve entelektüel bir heyecan yaratamayan “yazar”, sığıntı bulunduğu Amerika’da fırtınalar estiriyor.
Darbeyi yüzüne gözüne bulaştırdığı halde terfi etti, Washington Post yazarlığına yükseldi.
Şimdi nefsini, birbirinden rezil “ihanet yazıları” yazarak köreltiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Amerika’ya ayak bastığı gün, bir makalesi yayınlandı.
Evet, Washington Post gazetesinde...
Makalesinde, NATO’nun Türkiye’ye el koymasını istiyordu.
Hayır, yazdığı yazılar karşılığında Washington Post’tan para almıyor.
İki cekete sahip, bu dünyada dikili bir ağacı bile yok ama niyeyse “bedelsiz” yazıyor.
Niye acaba?
Hemen bir düzeltme yapmam gerekiyor:
Bir “bedel” söz konusu...
Daha doğrusu ortada bir “para” dönüyor ama “telif ilişkisi” genellikle tersine işliyor. Yani, yazılarının yayınlanması karşılığında kendisi gazeteye telif ödüyor. (“Telif” lafın gelişi. Yüksek miktarlarda para ödüyor.)
Düşünebiliyor musunuz? Adam, bir NATO ülkesi olan Türkiye’de darbe tezgâhlıyor ve darbe suçunun bir numaralı faili haline geliyor, “firari” listesine giriyor. Bu haliyle, bir de kalkıp, yine bir NATO ülkesi olan Amerika’da, ülkesi aleyhinde faaliyetlerde bulunuyor, ülkesinin işgal edilmesi gerektiğini savunuyor, ülkesini işgal etmesi için Amerika’ya “çağrılar” yapıyor. Bu çağrılar, yine bir NATO ülkesi olan Amerika’da, “saygın” addedilen bir gazetede yayın imkânı buluyor.