Cumhuriyet tarihinde ilk defa ülkemizdeki bir büyükelçiye
suikast düzenlendi. Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov
öldürüldü.
Büyükelçiye suikast, arkasında hangi terör örgütü olursa olsun bir
cinnet hâlidir. Beynelmilel teamüllere göre, elçilerin bu anlamda
dokunulmazlığı vardır.
Görev yaptıkları ülkeye emanettir.
Davutoğlu'nun kulakları çınlasın. Ortadoğu'da bizden habersiz
yaprak kımıldamaz dediği tarihten bu yana başımıza gelmeyen
kalmadı.
Yahu ne olup bitiyor sorusuna televizyonlardan, gazetelerden cevap
bulma imkânı da yok.
Elçi suikastından sonra gazete manşetlerine bakınca kimin güftesini
bestesini çaldıkları belli olmuyor.
Doğrudan bir ülkenin istihbarat teşkilatını hedef alıp adını
açıktan yazanlar var. İma edenler var.
Bu kadar emin olunca savaş ilan etmek lazım.
Sokaktaki adama, "Bizim düşmanımız kim?" sorusunu sorsanız
neredeyse toplumun yüzde 50'si bilip bilmeden aynı yerleri işaret
eder.
Bu sağlık işareti midir. Değilse kamuoyunu bu hâle getirenler,
meczup moduna sokanlar utansın.
....
Dışarıdaki insanlar bizim kadar komploya ve esrarengiz
açıklamalara, gerekçelere yatkın değil. Çok yalın bakıyorlar. Bir
polis bir büyükelçiye suikast düzenlemiş.
Arkasında şu var, bu var, özel yetiştirilmiş, kamikaze gibi bu işe
soyunmuş kısmını anlayamazlar. Onu bizim millet anlar. Ha anladım
bu da FETÖ işi der.. Zaten herkes düşmanımızdı o değilse bu da
başka bir örgüttür, der. Hangi örgüt olursa olsun arkasında büyük
devletler var der.. Lanet okur kapatır defteri.
Hadi biz halkız, saçma sapan düşünebiliriz. Aklımız karışmış
olabilir. Uzman kılıklılara ne demeli. Allah için bu sefer yarıdan
fazlası aklı başında laflar etti ama yine uçanlar vardı.