Küçük ve parasız pulsuz yerler dışında herhangi bir ilçede, ilde belediye başkanlığı yapıp maddi durumu bozulan, ucu ucuna geçinen bir adam tanıyor musunuz? Bana tanımak nasip olmadı. Yeni yerleşim yerlerinde bir dönem başkanlık yapan sınıf atlıyor. Ömür boyu yeni standartlarını devam ettirebilecek bir düzen kuruyor. İşin garibi millet bu hali kabullenmiş. Yine adı konulmamış bir sınır var.. O sınırı zorlamayanlara millet zımnen rıza gösteriyor. Bu rızanın sebeplerini araştırmak lazım. Sosyologların işidir herhalde. .... Büyük holdinglerde üst seviye yöneticiler iyi zamanlarda ayda 30-40 bin dolar kazanırlar. Emekli olurken gönüllerinin hoş edilmesi.. Diğer imkânlar da hesaba katıldığında yıllık gelirleri 500 bin doları aşar. Belediye başkanlarının maaşına bakıyorsunuz 8 bin lira..10 bin lira.. Üç beş tanesi biraz daha fazla.. Bir holding yöneticisinin onda birinden az.. 8 bin lira maaş alan 10-15 milyar liralık bütçesi olan bir kurumu yönetiyor.. 80 bin lira alan 500 milyonluk bir milyarlık bütçeli kurumu. Bu çarpıklık size garip gelmiyorsa iki dönem başkanlıktan sonra insanların sınıf atlaması da garip gelmez.. Gelmiyor zaten. Ama ey millet başkanımızın maaşı 100 bin lira olsun, deseniz.. hiç kimse razı olmaz. .... Bu dürüstlükle düzeltilebilecek bir çarpıklık değil. Teknik bir konu. Tınaz Titiz seneler önce şöyle bir tespitte bulunmuştu. Kamunun mal veya hizmet satın almak için ödediği her yüz liranın; 25 lirası ihtiyaç olmayan mal veya hizmete, 25 lirası bozuk mala ve hizmete, 25 lirası rüşvete gidiyor. Bu tabloda rüşveti sıfırlasanız dahi kayıp yine yüzde 50 oluyor. ....