Yorgun, bıkkın ve bezginim.
Doktor da (Ahmet Yağcı) bıkmış.. Gündelik hayatımıza sarılırsak bu
günleri daha kolay atlatırız, diyor:
"Yaşadıklarımızı, geçmiş zamanlarımızı düşündüğümüzde içimizi
ferahlatan bir durum var: Bu günler mutlaka geçecek. Bu doğru,
ancak yaşadıklarımızın acılığını ve yaşananlarda rolü olanlara
kızgınlığımızı düzeltmiyor.
Şehirlerde bombalar patlıyor, klavye üzerinden kahramanlık yapanlar
zehir kusuyor. Kimi idam cezası istiyor kimi daha da ileri gidiyor
onbinlerce insanın ölümüne sebep olabilecek çözümler öneriyor.
Kızgınız. Çok kızgın ve düşünme özelliğini kaybetmiş bir toplumuz
artık.
Sakin olmamızı öneren olursa küfür ederek karşılıyoruz.
Damgalıyor, kavgaya davet ediyor, bir daha yüz yüze bakamayacak
laflar ediyoruz.
Yatağımıza uzandığımızda son derece mutsuz ve huzursuz
yatıyoruz.
Bu zamanları geçirebilmek için tek yol gündelik hayatımıza
sarılmak. Bir günü yaşarken elimizin gözümüzün değdiği kim varsa
onunla geçinmeyi iş edinmek.
Bahçedeki ağaçtan, gözü açılmamış yavrularını emziren tekir
kediden, artan peynir fiyatından, nişanı atan teyze kızından
bahsetmek.
Acıtmayan dedikoduları yapmak, tüm yakınlarımız için iyilikler
dilemek, dua etmek.
Siyaset ya da peşinde olduklarımızın bizim gündelik hayatımızla hiç
işinin olmadığını bilmek.
Bir gülümsemenin, cepten çıkarılan iki can eriğini karşıdakinin
avucuna koyuvermenin, dertli birisinin yanına bir tabure çekip
oturuvermenin paha biçilemez olduğunu kavramak.