And içme bir ihtiyaç mıdır, bilmiyorum. Bu işe bu kadar önem
atfedilmesi bir zaaftır aslında.
921 Anayasasında yeminle ilgili bir hüküm yok.
924 Anayasasında şöyle:
"Vatan ve milletin saadet ve selâmetine ve milletin bilâ kaydü şart
hâkimiyetine mugayir bir gaye takip etmiyeceğime ve cumhuriyet
esaslarına sadakattan ayrılmıyacağıma vallahi."
Bu da 960 Anayasasına konulan metin:
"Devletin bağımsızlığını, vatanın ve milletin bütünlüğünü
koruyacağıma; milletin kayıtsız şartsız egemenliğine, demokratik ve
lâik cumhuriyet ilkelerine bağlı kalacağıma ve halkın mutluluğu
için çalışacağıma namusum üzerine söz veririm."
82 Anayasasına konulan metni iki gün önce yüzlerce defa -ister
istemez- dinlemişsinizdir.
Neden her anayasaya yeni bir metin konmuş. Daha iyiyi arama gayreti
olamaz. 24'ten 82'ye and içme işinden çıkıp ayin havasına
bürünmüş.
Leyla Zana ve Hatip Dicle'nin 991'deki gürültülü patırtılı and içme
töreni YouTube'da var, bugünkü aklınızla bir kere daha seyredin. O
dava neyin davasıymış, 24 yılın sonunda muradına eren kim
olmuş.
Dicle, anayasanın baskısı ile okuyorum, diyor ki doğru; öyle bir
mecburiyet var.
Başkan sözlerini geri aldırıyor.. Duyulmadı bir daha diyor.. Tam 5
defa aynı metni okumuş. Aynı metin okutulmuş.
Aradan geçmiş 24 sene.. Şöyle diyebiliyor muyuz: Nasıl da herkesi
hizaya soktuk. Problem çıkarmadan andlarını içtiler.