Bakın, böyle dertler de var. Çoğunluğun "dert" deyince aklına gelen türden değil. Analar, babalar profesyonel destek alıyormuş.
Prof. Dr. Bengi Semerci, erişkin psikiyatrisi uzmanı. Kendisinden yardım isteyenlerin dertlerini dinlemiş, hepimizin anlayacağı dile çevirip özetleyip yayınlamış. Kendi sitesinde uzmanlık alanıyla ilgili çok güzel yazılar var.
Bu dert -siz de dert olduğunu kabul ediyorsanız- eskiden karşı mahallenin derdiydi. Varlıklı aileler ekseriyetle o mahalledeydi. Şimdi her mahallenin derdi. Üstelik bu taraftakilerin işi daha zor. İşin içinde sonradan görmelik var...
"32 yaşındaki oğlu için gelen anne şikâyet ediyor: Doğru dürüst okumadı ama okul bitti. Şimdi de iş beğenmiyor. Bulduğumuz işlere 'yorucu, bana yakışmaz, bu paraya çalışılır mı' gibi gerekçelerle gitmiyor. Bütün gün evde. 'Onu getir, bunu al' şeklinde emirler veriyor. Yapmak istemediğimizde 'Beni doğurdunuz, yapmak zorundasınız, çocuğunuz değil miyim?' diyor. Direnirsek üstümüze yürümeye başlıyor. Artık korkuyoruz. Ne yapabiliriz?
Bir başka anne benzer şeyleri henüz 16 yaşındaki oğlu için anlatıyor. Her sabah özel şoförün okula götürdüğü, haftalık harcaması asgari ücretten fazla olan, kredi kartı ile istediğini alabilen ve bunların az olduğunu, okulu nasılsa bitireceğini, babasının işinin onu beklediğini ve bu nedenle gençliğini çalışarak geçirmesinin anlamsız olduğunu söyleyen, sabahlara kadar barlarda gezen, kızdığı zaman kendisine küfreden, el kaldıran bir çocuk. Bir baba, 14 yaşındaki çocuğunun kendisini yaraladığını ağlayarak anlatıyor ve benzer bir öyküyü aktarıyor. Hepsinin son cümlesi benzer: 'Doğduğundan beri bir dediğini iki etmedik, koruduk, sevdik. Hiçbir şeyini eksik bırakmadık. Niçin böyle oldu?'