Bu satırların muhatabı kim olabilir:
"Türkiye, yıllarca Avrupa'dan borç alıp boyun bükme durumundan borç
verme noktasına geldi. Avrupa artık Türkiye Cumhuriyeti'nde
istediği gibi at oynatamıyor. Bu durum onların uykusunu kaçırıyor.
Bu durum onları Türklere karşı akıl almaz, diplomasi kaidelerine
uymaz davranışlara itiyor."
Bir tarihçinin Hollanda krizine bulduğu cevap.
...
Aklınıza yatmadıysa bir anayasa profesörünün "Almanya ile yaşanan
gerilimin asıl sebebi" başlığı altında yazdıkları var:
"Almanya Türkiye'yi bölgede rakip olarak görüyor. 3. havalimanı
yapılınca çıldırdılar."
Bu da sizin için yeterli değilse, daha güzeli var:
"Biz Rus uçağı düşürdük seslerini çıkaramadılar. Hollanda dediğin
ne, avuç içi kadar ülke.. Otursunlar oturdukları yerde..."
Bu satırlardan sonra başka biri sormuş:
"Abi Rus uçağını FETÖ'cü pilotlar düşürmemiş miydi?"
Bütün bu gerekçelerin, izah şeklinin, muhatabı olan sempatik,
heyecanlı, sevimli bir kitle var. Böyle bir kitle varken, her hâl
ve şart altında mutlu olmayı biliyorken Hollanda krizinin
eğrisinin, doğrusunun, aslının ne olduğunun, ne getirip ne
götüreceğinin ne önemi var?