Bu güzel ülke, dünyada bir eşi, benzeri, biraz benzeyeni olmayan
bir ülke.. Burada yapı farklı.. Göründüğü gibi değil.. Orta hâlli
bir adam Irak’ı sorsanız size anlatır.. Küba’yı sorsanız anlatır..
Eski Sovyetler’i sorsanız anlatır.. Azerbaycan’ı anlatır..
Türkmenistan’ı anlatır.. İran’ı anlatır.. Türkiye’yi kimse
anlatamaz.. Çoğu anlayamaz da..
Burada kelimelerin karşılığı farklı..
Din farklı, kutsal farklı, vatan farklı, istikrar farklı, iktidar
farklı, ideoloji farklı, kahramanlık farklı, şehidlik farklı,
demokrasi farklı, ekonomi farklı.. Üstelik bu kelimelerin ne zaman
ne anlama geleceğine karar verenler farklı.. Hiyerarşi farklı..
Ulusal güvenlik farklı..
....
Tekrar hatırlatıyorum: Kendinizi akıntıya bırakın, rahat
edersiniz.. Burada hak ararken, haksızlığı sorarken.. mukayese
yapmayın, niye böyle demeyin, adalet beklemeyin.. kanunun bana
verdiği hak, anayasamız diyor ki, yönetmeliğe göre gibi mesnetlere
sığınmayın.. Herkese haklı olduğunu söyleyin, başkalarının kural
ihlaline karışmayın.. siz kuralları ihlal etmemeye bakın.. Olup
biteni seyredin.. Döne dolaşa, itişe kakışa, direne sürüne işler
hepimizin anlayabileceği bir tarafa doğru gidiyor.
O noktadan sonra normal konuşup normal yazmaya başlarız.. Şimdi
herkes idareten konuşuyor, usulen yazıyor.. Vaziyeti idare ediyor.
Niye bilmiyorum.
EVVEL ZAMAN İÇİNDE
Kemalettin Tuğcu'nun hikâyeleri hâlâ satılıyor mu?
Her hikâyede "oku da adam ol"un altı çiziliyordu.
Çoğu hikâyede kötü bir üvey anne vardı. Çocuk üvey anneye rağmen
hem çalışıyor, hem okuyor doktor olduğu gün hayatı kurtuluyor.
Mühendis olduğu gün hayatı kurtuluyor.
Üvey anne de eninde sonunda çocukla karşılaşıyor.
Bir de ne görsün, çocuk bahçeli müstakil bir evde oturuyor.
Otomobili var.