Öğrencilik yıllarımızda, ara sıra oturup konuştuğumuz bir adam vardı.. İki lafından biri konjonktür olurdu.. Kelime adamın alameti farikası gibi olmuştu. Ayıp değil ya ben de ne anlama geldiğini çok iyi bilmiyordum. Sözlüklere mözlüklere bakıyordum işin içinden çıkamıyordum.
TDK bu kelimeyi şöyle açıklıyordu:
1. Geçerli durum.
2. Her türlü durumun ve şartın ortaya çıkardığı sonuç..
...
Sık sık gözattığım Ekşi Sözlük'te muzip bir adamın (tarifinden öyle
biri olduğu anlaşılıyor) açıklamasını okuyunca "hah" dedim.. İşin
aklıma yatmayan tarafı demek ki burasıymış. İç veya dış siyasetin,
tarihteki kişi veya olayların tartışıldığı ortamlarda, nadiren bir
hakikate tekabül etse de, genellikle her türlü tutarsızlık,
İkiyüzlülük,
Haksızlık,
Taviz ve gayrı ahlakiliğin meşrulaştırılmasında kullanılan temel
malzeme.
Devlet adamı konjonktüre göre konuşsun. Hadi siyaset adamı da
konuşsun bürokrat da konuşsun. İş adamını da anlayabiliyorum..
Gemisini yürütecek. Bilim adamı dediklerimize ne oluyor. Uzmanların
derdi ne? Vazgeçtik kamuoyundan, ikili ilişkilerde bu kadar
ölçülerek biçilerek konuşulunca.. samimiyet denilen şey nerede
devreye girecek?