15 Temmuz darbecileri yargılanmaya başladı. Sanıkların ifadeleri
bizim hikâyemizle örtüşmüyor.
Biz buradan, yani hariçten yalan söylüyorlar, çarpıtıyorlar, işin
içinden sıyrılacaklarını zannediyorlar, suçu başkasına atıyorlar
vs. diyebiliriz.
Ama mahkemeler öyle demez. Çapraz sorular sorar, söylediklerini
çürütür, yeni şahitler getirir, "Sen böyle diyorsun ama" der,
sorar, soruşturur, ya işin içinden çıkar ya da çıkamaz.
Biz 15 Temmuz’dan sonra aralıksız 15 gün bu darbe teşebbüsü ile
yatıp kalktık. Kendimize göre akıl yürüttük, sorular sorduk,
tahminde bulunduk.
O yazılara bir kere daha baktım, özetinin özeti şöyle:
-Anlaşılıyor ki, darbeye teşebbüs eden bu FETÖ'cü grubun haricinde
bunlara yol veren veya gaza getiren sonra hepsinin mantar gibi
toplanmasına zemin hazırlayan ikinci bir irade daha var. Bunlar
kim?
-Devletin istihbarat teşkilatlarının bu işten habersiz olması vahim
bir durum. Haberleri vardı ama ile başlayan bir açıklamamız varsa
bu bizi başka yere götürür ve işin çehresi değişir. Biz akıl
yürütmek yerine beyanlardan yola çıkacaksak karanlıkta kalan çok
soru var:
İstihbarat öğleden sonra 15'te komutanları bilgilendiriyor ama
Başbakan'a ve Cumhurbaşkanına bilgi vermiyor. Bu işte bir gariplik
yok mu?
Darbe olacağı konusunda bilgilendirilen komutanlardan biri düğüne
gidiyor, öbürü davete gidiyor.. Bu nasıl iş?
15 Temmuz'dan itibaren hemen her gün soru sorduk, tahminde
bulunduk.. O günden sonra hiçbir yeni bilgiye ulaşamadık. Kamuoyu
olarak hiçbir sorumuza cevap bulamadık.
Parlamentoda bu işi araştırmak için komisyon kuruldu. Hiçbir soruya
cevap bulamadı veya bulmadı. Her gelen hikâyesini 970'lerden
başlattı, merak edilen sorulara cevap yok.