Bir sabah kalktım evin önündeki otomobilim yok.. Çalınmış.
Bilenlere sordum, karakola git, dediler. Gittim kayda aldılar.
Bu arada hırsızlık masasından yardım istedim, onlar bizim bölgenin
baş hırsızını aradılar, baş hırsız aracın markasını söyleyince;
-Biz o markaları çalmıyoruz. Amatör işidir bir yerde terk edilmiş
olarak bulursunuz veya yakalanır, demiş.
Sene 1999'un ağustos ayı.. Depremden hemen önce olduğu için tarihi
unutmuyorum.
Aradan 25 gün geçtikten sonra gece yarısı birisi aradı.
Esnaf ağzıyla sordu:
-Filanca sen misin?
-Evet..
-Gözün aydın, çalınan arabanı bulduk, dedi.
Ümraniye Yedimin (yed-i emin) otoparkına çağırdı beni. O bölgede
görevli polis memuru imiş.
"Gece saat 12, sabah gelsem olmaz mı?" dedim; olmazmış. Sabah 5'te
gidecekmiş.
İki arkadaş gittik.
Otoparkçı mangalı yakmış, masayı kurmuş.. Kaza mahallinden dönecek
memurları bekliyor.
Beni arayan memur geldi. 15 yıldır tanıyormuş gibi ismimle hitap
ederek dedi ki;
"Bu aracın kapıları hiç zorlanmış gibi görünmüyor. Rapora böyle
yazarsam sigorta ile başın derde girer. Masrafını
karşılamazlar."