Eskiye özlem duymak sadece yaşla mı ilgili?
Belki de iddiası, ümidi olmayanların veya kalmayanların
sığınağı..
....
Otomobil deyince akla iki markanın geldiği, parası olanların sıraya
girip aylarca bekledikten sonra üniforma gibi iki otomobilden
birine sahip olduğu yıllar..
Kimi için çoook eskilerde kaldı. Nihayetinde 980'lere kadar hayat
böyleydi. Ve insanlar bugüne göre daha mutluydu. Hidroforlu binalar
üç, dört, beş, diye sayılabiliyordu. Sular bazı yüksek katlara
ancak gece yarısından sonra çıkıyordu. Su akınca insanlar mutlu
oluyordu. Şimdi on dakika kesilince ne yapacaklarını şaşırıyorlar.
Kaloriferli evler.. Önce fuel oil furyası.. Sonra 80'e doğru o işin
kıtlığı başlayınca kömüre dönüştürme telaşı.. Kömüre geçen de mutlu
oluyordu, kömürden fuel oile geçen de..
Telaş yoktu: Sükûnet vardı. Başkaları ne yer, ne içer, ne yapar
bilmezdik. Gidip gelenlerden duyardık. Vatanımız en büyüktü:
Tanklarımız, toplarımız, güçlü devletimiz, dirayetli
yöneticilerimiz ve eksik olmayan düşmanlarımızla geçinip
giderdik.
Enflasyon, devalüasyon, mark, dolar, çıkmış-düşmüş, çıkacak,
düşecek küçücük bir zümrenin derdiydi. Telefon bile yoktu.
Yazılınca ne sırası gelirdi, ne de hazırdakileri almak için hava
parası yeterdi. Mektup vardı, telgraf vardı. Ama insanlar
huzurluydu. Birisi bir şehirden bir başkasına giderken.. Tek tek
tek onlarca kişiye selam gönderilirdi. "Filanı da görürsen de
ki.."
Şimdi cep telefonunuz var, WhatsApp'ınız var, Facebook'unuz var,
Twitter'ınız var, epostanız var, ama huzurunuz yok. Azıcık mutluluk
için çırpınıp duruyorsunuz.. Çırpındıkça geriliyorsunuz. Mutluluk
reçeteleri hep paraya dayandırılıyor. Olmayanlar zannediyor ki,
biraz daha para olsa.. sıkıntılar sona erecek. Biraz daha parası
olanlar da biraz daha olsa işlerinin düzeleceğini zannediyor. Keşke
yüzyüze gelip sorabilseniz.. Hiç para pul sıkıntısı olmayanlar
mutluluğu nerede arıyorlar?