"Kurtuluş Savaşı'nı yöneten ve kazanan bu meclis" efsanemiz
vardı. Kitaplarda böyle yazıyor ama pratiğinin nasıl olduğunu
şahsen ben tahayyül edemiyorum. Zihnimde canlandıramıyorum.
Kastedilen ne? Milletin parlamentoda temsilcileri vardı. Millet
temsilcileri eliyle çok dirayetli kararlar vermiş ve kurtuluşa
ermişti.
...
7 Haziran'da teşekkül eden parlamentonun temsil kabiliyetinin
yüksek olduğunu söyleyenler var.
Toplumun her kesiminin temsil edildiği parlamento önceki gün
olağanüstü toplandı ve dağıldı.
Terörü görüştüler. Baştan sona dinledim. Hükümet adına konuşuldu.
Partiler adına konuşuldu. Sonra oylama yaptılar sonra dağıldılar.
Orada bir arayış, bir endişe, temsil ettiklerinin vebalinden
korkan, bu yükün altından nasıl kalkarım endişesi taşıyan bir çehre
göreniniz oldu mu?
Usulen toplandık, mecburen oyladık hadi dağılalım havası vardı.
Lafı dolaştırıyor değilim; şunu söylüyorum: Parlamento kitabi
tariflerde yazıldığı gibi fiilen en üst karar mercii gibi
görünmüyor.
Dün de, önceki yıllarda da görünmüyordu. Geri plandaki bir kararı
usulüne uyduran, usul kısmını tamamlayan bir kurum.
Öyle olmasa hangi vesileyle olursa olsun hazır toplanmışken,
"Arkadaşlar bu işi gerekirse sabahlara kadar tartışalım ama bir
sonuca varalım" denilmez miydi?
Üzülmezseniz size bir şey söyleyeyim: Merak etmeyin bugün
diyememişlerse Kurtuluş Harbi'ni bu meclisi yönetti, efsaneleri de
çok doğru değildir.
Biz de eşraf parlamentosu hiç olmadı. Amerikalı gibi her şehirden,
her bölgeden ileri gelen ailelerin temsil edildiği senato muadili
bir yasama organımız da olmadı. E güzel bizimki halkın parlamentosu
diyebilirsiniz. Deyin, halkın merhemi olsa kendi yarasına
sürer.