Masallardaki gibi ayağınıza takılan şişeden bir cin çıkıp, "Dile benden ne dilersen" dese bu günlerde ne dilersiniz?
Samimi olmak lazım, herkes önce kendi derdine yanar ama şişeden çıkan cin, "İki şey isteyebilirsin, biri de ülken için olacak" derse o zaman insanların aklına gelen ilk şey ne olur?
Ben söyleyeyim size, halim selim boynu bükük vatandaş, "PKK'nın ortadan kaldırılmasını, terörün bitmesini" ister.
Çünkü bizim zihnimize kazınan bu. Bu günlerde öncelikli tek derdimiz var o da terör.
Peki nisan'da, mayıs'ta, haziran başında terör yoktu, o zaman önceliğimiz neydi?
...
Şöyle bir devlet aklı ve istişare heyeti hayal ediyorum:
Emekli hariyecilerden, devlet umuru görmüş her kesimden ve düşünceden yüksek bürokratlardan, elini eteğini çekmiş siyasilerden, askerlerden, yurt dışı ile irtibatı olan akademisyenlerden bir heyet toplansa.. Ve onlara denilse ki, "Bizim sıkıntımız ne, herkes içinden geldiği gibi anlatsın. Bizim düşüncemize yüzde yüz ters olabilir. Kırıcı olabilir. Burada anlattıklarınızdan sorumlu değilsiniz. Saçma da olsa rahatça fikirlerinizi seslendirin. Rahat edeceksiniz ayağa kalkarak ve sahnede dolaşarak konuşun. İsterseniz öfkelenerek konuşun ama yeter ki konuşun.."
Bu saatten sonra konulan teşhisin bize faydası olur mu?
Kabullenme imkânı olur mu?
...
Epey zamandır şöyle bir zanna kapıldım: Çok alternatifli düşünen heyetlerimiz yoktur.
Daha doğrusu düşünen heyetimiz yoktur.
Sadece söyleneni yapan heyetlerimiz var, karargâh gibi.