Salı günü Türkiye karanlığa gömüldü. Ülkenin neredeyse tamamı
saatlerce elektriksiz kaldı. Önce alıştığımız sıradan kesintilerden
biri zannettik, sonra işin çapını, uzaması halinde hayatımızın
nasıl altüst olacağını farkettik ve panikledik.
Bildik reflekslerimiz devreye girdi. Sabotaj diyenler oldu, ihanet
çetesine bağlandı, Adliye Sarayı'ndaki rehin alma olayı ile
bağlantı kuruldu, teknik arıza diyen oldu, yazılım hatası diyen
oldu. İki gün sonra bugün ne olduğuna karar verebildik mi?
Bu işin nihai sorumlusu olan siyasi iradenin dileği ve temennisi
hangi ihtimalden yana olabilir? Hangi ihtimal onları daha az üzer
ve daha az tedirgin eder?
Teknik arıza mı (ki bu tabir tam karşılamıyor, planlamasından
yazılımına, işletmesine, ihtimal hesaplarına göre hangi halde hangi
yolun takip edileceğine dair tatbikatlara, hızlı karar verecek
teknik iradeye kadar bir dizi eksik) sabotaj ihtimali mi, son
sığınak paralel ihanet ihtimali mi?
Benim gönlüm ihmal ve teknik arıza sonucuna ulaşılmasından
yana.
Arıza da olsa gördük ki, insan hayatının pamuk ipliğine bağlı
olduğu gibi bu yüzyılda ülkelerin hayatı da bir şaltere bağlı.