Televizyonlarda görmüşsünüzdür. Tatbikatlar yapılır. Bazen deniz
tatbikatı, bazen kara tatbikatı. Tatbikatlarda birlikler ikiye
ayrılır. Bir tarafta mavi dost kuvvetler olur, öbür tarafta kırmızı
düşman kuvvetler. Tatbikat her zaman ve mutlaka mavi dost
kuvvetlerin kırmızı düşman kuvvetleri imhasıyla biter.
Hiçbir tatbikatta mavi kuvvetlerle kırmızı kuvvetler berabere
kalmaz.
Kırmızılar her zaman yenilmeye mahkûmdur.
Yangın söndürme tatbikatı olur, yangın kazasız belasız
söndürülür.
Deprem tatbikatı olur, enkaz altında kalanlar burnu kanamadan bir
saatte çıkarılır.
....
Eskiden Türkiye’de yapılan filmleri denetleyen kurullar vardı. Bu
kurulların kuralları vardı. Filmde polisin rüşvet aldığı ima
edilemezdi. Katillerin filmin sonunda yakalanması ve yüce adalete
teslim edilmesi şarttı.
Savaşlı mavaşlı filmlerde Türk tarafında savaşanların dürüst,
kahraman, canını feda eden insanlar olarak gösterilmesi
gerekirdi.
Kanı bozuk tiplemeler yapılamazdı. Kötüler, namertler, sütü
bozuklar hep düşman olur, dostlar hep galip gelirdi.
...
Sıkılanlar için fakir oğlan zengin kız hikâyeleri vardı. Kız babası
mendebur, oğlanın ailesi iyilik sembolü. Filmin sonunda zengin
kızın gaddar babası pes eder, fakir zengin olur, kazandığı parayı
mahalleliye dağıtır, yufka yürekli Türk anneleri, anneanneleri,
babaanneleri sevinç gözyaşları içinde evlerine dönerdi.
Evde gerçek hayat vardı.
Hayat denetleme ya da propaganda kurullarından geçen filmlerden
ibaret olsaydı keyifli bir hayat sürüyor olurduk.
Ömür bitti bizim yalanlarımız bitmedi.
VATAN HAİNİ SİMİTÇİ
12 Eylül belgeselinde, Avni Özgürel'in kaleminden çıkma bir diyalog
vardı.
Evren Paşa, ihtilalin ertesi günü Haydar Paşa'ya soruyor:
- Yahu Haydar Paşa, olaylar nasıl birden bire kesildi?
- Paşam aldığımız tedbirler sayesinde.. Yüksek dirayetimiz...