Süleyman Demirel'in yasaklı olduğu
yıllardı. Tuzla'daki evine sık gelirdi. Ben de ara sıra
uğrardım.
Telefon et öyle gel,
derdi.
Aradığım zaman kendimi tanıtmaya
fırsat olmazdı. Alo der demez;
-Perşembe günü filan saatte
bekliyorum, derdi. Arayan yüzlerce kişiyi sesinden
tanırdı.
Gidişlerimden birinde ben tam
girerken kalabalık bir grubu bahçe kapısında yolcu
ediyordu.
-Balkona geç ben geliyorum,
dedi.
Demirel'i beklerken masada bir kitap
gördüm: Rahmetli İsmet Miroğlu'nun Mir'at-ı Hakikat kitabı..
Kapağını kaldırdım bir takdim yazısı vardı:
"Büyük devlet adamı Sayın Süleyman
Demirel'e saygılarımla.." O günün tarihi.. Yazıldığı saat bile
vardı.
Miroğlu fakülteden hocamdı. O gün
öğleden sonra ziyaretine gittim.
Ankara'da ne var ne yok dedi; yeni
bir havadis var mı?
Ben de muziplik olsun diye Süleyman
Demirel'e bir kitap hediye etmişsiniz o konuşuluyor ortalıkta
dedim.