Her krizden sonra "Abi sermaye el değiştiriyor" muhabbetleri yapılırdı.
Bir de iyi günlerde, "Artık devir eski devir değil.. Anadolu’dan gelenler de iş, güç sermaye sahibi.. Güç dengeleri değişiyor" denirdi.
O konuda çok ümidli değilim.
Anadolu sermayesi ile kastedilenin ne olduğunu tam anlamıyorum..
Ama son yıllarda şöyle bir şey farkettim.
Bu insanlar, 30 yıllık sefalet ve 40 günlük açlıktan sonra mükellef sofraya kavuşup saldıranlar gibi.. Doktor tavsiyesine uygun, yavaş yavaş yemeye tahammülleri yok.
Çok hırslılar.
Kindarlar.
İntikam hayalleri var..
Zannetmem ki yeni dengede yerleri olsun.
Ellerinden tutan yok.
Neyi ne için yaptıklarını da bilmiyorlar.
Hedefleri yok.
Araç olmuş amaç.
Sevinemiyorum.. hemen her şehirde üç dört tane işadamı derneği.. Bunların tek çatı altında toplandığı konfederasyonlar.. Organizasyonlar.. Eskiden muhteşem bir güç gibi gelirdi bana.. Şimdi hepsine ziyan edilmiş gözüyle bakıyorum.
Oysa onlar, "artık sıra bizde" diye seviniyor.
"Sıra bizde"nin rahatlığı ve rehaveti ile sıraya dizenlerin farkında değiller.
O kadar değiller ki, "iyi ve doğru her neyse onu da bedelini ödeyip satın alalım" havasındalar.
Yani "iyileri ve doğruları bizim durduğumuz yerden geçirin" masrafı neyse veririz, diyecek hâle geldiler.