Geçen senenin ekim ayıydı galiba.
Ortalıkta bir sesli makale dolaşıyor. Üstelik bir ulusal gazetenin web sayfasında yayınlanmış. Dinleyenlerin/okuyanların ağzı kulaklarında. Bu ne iştir diye şaşıranlar da var.
Diyor ki orada, Müslüman ülkelerden insanlar akın akın bizimle birlikte savaşa katılmak için Türkiye'ye geliyor. Siz anlayamıyorsunuz ama biz çok büyük düşünüyoruz. 1000 odalı saraya takılmayın. O adaların her biri bir eyalete tahsis edildi. Kapılarına levhalar bile asıldı. Yakında komutanımızla savaşa savaşa Kudüs'e kadar gideceğiz, komutanımız orada Mehdi Aleyhisselamla buluşacak vs.
Hani iyi tarafından bakacaksanız meczuptur der, geçersiniz. Kötü tarafından bakınca ne diyeceksiniz. Ulusal gazetede yayınlanmış. Sesli makale olarak dolaşıma sokulmuş. Bir tane devlet ileri geleni açıp sormamış mı, bu ne iştir. Sizin derdiniz ne.. Kimin aklıyla veya telkiniyle böyle bir iş yaptınız?
Bunun gibi yüzlerce, binlerce yayın. Milletin kafası bulandı. Deli dana hastalığı gibi yayıldı. Amacı belli olmayan bu zihniyetin tasallutundan insanlarımızı kurtarmak kimin görevi?
...
Derken bu senenin mart ayı geldi.. Aynı adamlar aynı hesaplardan başladılar yaygaraya: Ey Müslümanların emiri.. emret dalalım Suriye'ye.. Senin emrine bakan yüzbinler kendini zor tutuyor.
Sonra kim ne dediyse ortalıktan kayboldular.
Şimdi bu adamlar veya ekip veya zihniyet bizim müttefikimiz gibi görünüyor. Darbeyi nasıl önlediklerine dair kahramanlık hikâyeleri.
...