Bu memlekette istihbarat teşkilatı hep oldu mu, oldu.
Afilli isimler altında özel harp dairemiz veya seferberlik tetkik
kurulumuz var mıydı, vardı.
Millî Güvenlik Kurulu'muz vardı.
90'ların sonunda efsaneleşen kurul.
O ne masaydı öyle. Nasıl heybetle azametle otururlardı oralara.
Önlerinde on ton dosya.. Neymiş devletin güvenliği için hazırlanan
raporlarmış.
Komutan Başbakanlıktaki yemekte garsona, "Evladım bana rakı getir"
deyince, hah rejim emin ellerde zannetmiştik.
28 Şubat'ta çok önemli kararlar alınmıştı. Devletin istikbalini
kurtaracak kararlar.
Çare ilköğretimi 8 yıla çıkarmakmış. Bir de babası rakı içmeyen
anasının başı kapalı olanları kilit noktalardan uzaklaştırmak.
Devlet kadrolarından irticacıları (galattır biliyorsunuz, doğrusu
mürteci) ayıklamakmış.
Eeee, ayıklamış mısınız?
65 senedir neyi ayıklamışsınız?
O ne gür seslerdi öyle. 28 Şubat 1000 yıl devam edecek
diyenler..
Bu kadar güvenlik, istihbarat, tedbir ne içinmiş, düşüneniniz oldu
mu?
Ben bugün şöyle anlıyorum: O günlerde "vatan için" başlığı altında
alınan her tedbir rejim içinmiş.
Peki o rejimin adı neymiş.
Teşkilatın 940'la, 986 arasındaki iç istihbaratla ilgili
dosyalarını açsalar keşke.. Dağıtsalar piyasaya.. Hadi son 30 yılı
şimdilik kalsın veya ayıklanarak açıklansın. Millet kendisiyle,
rejimiyle bir yüzleşsin. Neyle uğraşmışlar, görsün.
Talebe derneği kurmuşlar.. Dertleri neymiş.
Sendika kurmuşlar.
Dernek kurmuşlar.
Ayasofya açılsın mitingleri yaptırmışlar.
Kıbrıs için ya taksim ya ölüm mitingleri.
Açığa çıkamayan cemaatleri, tarikatları (çoğu sahtekâr) manipüle
etmişler.
Kimilerine din adamı kisvesi giydirip ortalığa sarmışlar. Hâlâ
dolaşanları var.
İlahiyatçıları yönlendirmişler.
Birilerini batırıp birilerini çıkarmışlar.