Putin malum gerçeği, Dolmabahçe Sarayı’nda hatırlatmıştı:
“Duvarda bir silah varsa, piyesin sonunda mutlaka patlar!” (03.12.2012)
***
“Başkomutanlık” Tayyip Erdoğan için duvarda asılı nükleer silahtır.
Bayılıyor o unvana.
2019 seçimi, Türkiye’den önce, kendisi için “beka” sorunudur.
O seçime “Başkomutan” olarak girerse belli ki, şansının artacağı hesabında.
Çünkü iyi biliyor ki, halkımız, savaş söz konusu ise, iktidarda kim olursa olsun arkasında kenetlenir.
(Ecevit , 1974’te Kıbrıs’ta “Ada Türklerini hesaba katmadan devlet kurmaya kalkan” Rumlara “haddini bildirdiği” için, seçimi kazanmış, milletin gözünde gönlünde “Kıbrıs Fatihi” olarak yer etmişti. Yasaklara, darbelere karşın, onlarca yıl siyasette kalabilmesi de, hiç kimsenin yurtseverliğini, ulusal duyarlılığını ve cesaretini zinhar sorgulamaya kalkmaması da bundandı.)
Tayyip Erdoğan’ın tam da sahip olmak istediği özelliklerdi bunlardır.
“Tarihteki son Türk devletinin son başbakanı” sayılmak için cansiperane mücadele veren Binali Bey “Başkomutan’a vekâleten” dün Barzani’ye “haddini bildiririz!” dedi.
Eski Türkiye ile birlikte Atatürk de eskimiştir.
Yeni Türkiye-Yeni Kurucu: Recep Tayyip Erdoğan...
Tek eksiği “Başkomutanlık”!
Barzani, bu eksiği kapatmak için altın bir fırsat vermiş görünüyor.
Ne de olsa eski dostlar.
Erdoğan bizzat kendisini AKP Kongresi’ne davet etmişti.
“Türkiye seninle gurur duyuyor!” nidaları arasında kürsüye çıkartan ve konuşma yaptırtan da Erdoğan’dı.
Barzani elbette Kürtçe konuştu:
“Kendi özgürlükleri için mücadele eden tüm güçleri destekliyoruz” dedi. “Yaşavarol” diye çılgınca alkışlandı. (30.09.2012)
Muhtemelen Kandil’de PKK’den, hatta TBMM’de HDP’den de anında alkış almıştı:
“Kendi özgürlüğü için mücadele eden güçleri destekliyoruz!” derseniz, bendeniz bile kendimi buna dahil ederim. Anında. Ama güç!?
Barzani de daha fazla akıl karıştırmak veya açık vermek istemediğinden olacak, “Esad’a karşı savaşanları kastettiğini” sözlerine ekledi.