‘Herkes Osmanlıca öğrenecek!’ buyurdu.
“Mevhum” ile “mefhum”u karıştıran bakanları var. “İkametgâh”ın ilk
“a”sını, kâğıdın “kâ” hecesiyle yanlış telaffuz eden başbakan
yardımcılarına hadi kulak tıkadık diyelim.
Ya vekilleri? (Vekil demişken sorsak: Barış sürecinde İmralı’ya
nispet için, “Benim ‘75 tane’ Kürt vekilim var” demişti.
Devlet Bey’i kızdırmaktan da korkulmuyorsa, şu
andaki “rezerv” kaç?
Ninelerin esamisi zaten yok, dedelerinin mezar taşından sınava
çekilse Damat Bey dahil, vekillerinden kaçı geçer?
Oysa biraz mezar taşı okumaya teşvik için, biraz da “soy-sop
tutkunu” Devlet Bey’e kıyak olsun diye, “e-devlet”e, 80 milyonun
yedi ceddi yüklendi. 150-200 yıl öncesinin kayıtlarına
ulaşıldı.
Bir de sadece 40 yıl geriye gidilse ve şu “diploma kaydı” da
çıkartılsa. Diploması tartışılan biriyle ittifak, Doç. Dr. Devlet
Bey’in adına da yakışmıyor, ilmine, irfanına da...
*** Ankara’da adı İngilizce bir
AVM’nin kurdelasını keserken, “Ne bu özenti ya!? Bu ismi
değiştirin!” buyurdu.
Aldıran olmadı. Özentiyi daha üst seviyeye taşıyıp aynı isimle
başka semtte bir de “rezidans” açtılar.
Yüzlerce yıllık Sultanahmet Camisi’ne gölge düşüren işadamına
küsmüştü. Artık bu defa küslük de müeyyide olmaktan çıktı.
Diktatör, söz meclisten dışarı “dikte eden” anlamında Latince. AKP
liderimiz baktı ki, “dikte” yetmiyor, işi yazıya döktü: KHK üstüne
KHK yayımlıyor.
CHP İstanbul Milletvekili