1. MİT’çi:
- İstasyonda siyah pardösülü bir adamla buluşacaksın. Senden silah
listesini isteyecek.
2. MİT’çi:
- Listeyi ona mı vereceğim?
- Hayır! O zaten herkesten silah listesi isteyen birisi.
- Ya? -
Sen zarfı saçları usturaya vurulmamış ve gözlüklü olmayan birisine
vereceksin.
- O kim ki?
- O, ben olacağım.
- Ha... Anladım.
- Neyi anladın?
- Yani sen başka kılıkta olacaksın!
- Hayır! Sersem, ben şu anda zaten başka bi kılıktayım.
- Peki, zarf silah listesi mi?
- Hayır ilaç listesi!
- Yani zarf da değişik kılıkta!
***
Elbette MİT’çilik kıl bir iş değil. Ama kılıktan kılığa girmeyi,
kılıktan kılığa sokulmayı da gerektiriyor. Fıtratında ve stratejik
derinliğinde bu var.
MİT, anayasaya göre, Başbakan’a bağlı. Ama konjonktüre göre bu bağ
yukarı aşağı esneyebiliyor. “Casus
bulma” bulunamazsa, “casus yaratma” veya “casus
kılığına sokma” türünden hasımlarla yaratıcı mücadele
biçimleri konjonktürün gerektirdiği hallerde bir üst makama
geçiyor.
***
İstihbarat gizlilik demek.
Göstere göstere gizlemek de bir yöntemdir.
Bir pırlantayı nazar boncuklarıyla birlikte kapının üstüne asarak
da gizleyebilirsiniz.
MİT mensubu konuşmaz denir. Yanlış. Çok konuşur bir şey söylemez.
Veya her şeyi açıkça söyler. Ama söylemiyormuş gibi yaparak
söyler.