“Ne istediler de vermedik?”
Acaba, CHP’yi ve Deniz Baykal’ın kellesini de kapsıyor muydu?
Ya MHP Genel Başkan yardımcıları ile Genel Sekreteri dahil önde
gelen 10 kurmay siyasetçinin kellelerini?
***
AKP iktidarına yönelen darbe halkımızın cesareti sayesinde çok
şükür gerçekleşemedi, diyelim..
Ama ne yazık ki altı yıl önce CHP ve MHP’ye peşpeşe yönelen iki
darbe de başarıya ulaştı.
Koca bir ülkeyi iktidarı ve muhalefetiyle, kurumlarıyla bir gecede
hale yola sokmanın imkânı elbette yok. Yıllar süren bir ön hazırlık
ve türlü aşamalardan geçilmesi gerekiyor.
Eğitim kurumlarının, askeriyenin, emniyet teşkilatının, sağlık
sistemini bin türlü desise ve hile ile nasıl ele geçirildiği kırk
kısım tekmili birden günlerdir gözler önüne seriliyor.
Ama asıl mesele daha derin.
Bir ülkede siyasete biçim vermenin en kestirme yolu, iktidarın
önünü hep açık tutmak!
Muhalefet partileri ne kadar zayıf olursa hükümetlerin işi o kadar
kolaylaşıyor.
Bugünleri hazırlayan, altı yıl önce, iki muhalefet partisine birden
yönelen “dijital darbenin başarı” ile sonuçlanmasıdır.
***
CHP liderliği kansız bir biçimde el değiştirdi.
Allah saklasın, Baykal ve MHP’li hepsi de üst düzey yönetici ve
birinci sıra milletvekili adayı olan on parti kurmayı kaçırılıp bir
tarlada kafasına kurşun sıkılsaydı, bu iş bu kadar temiz
olamazdı.
***
CHP’ye yapılan darbe liderine yapılarak tek kalemde sonuç
verdi.
“Devlet kuran parti”, milletvekilleri ve kadrolarıyla bitip
tükenmez bir bocalama içine girdi.
Benzer durum MHP’de farklı ve daha köklü biçimde tecelli etti ve
hâlâ ediyor. Desteksiz kalan MHP lideri de, iktidarın her zora
girdiği durumda, AKP’nin dümen suyunu izler hale geldi.
Fethullahçıların kamu kuruluşlarına sızmasına karşı duracak, bunu
izleyecek ve sürekli gündemde tutacak tek parti CHP’dir.
CHP’ye darbe bunu önemli ölçüde önledi.
CHP’ye yapılan bu “Darbe” sadece “Baykal’a yapılmış komplo” diye
değerlendirildi.
***
Baykal, “Bu işi çözecek iki kişiden biri Erdoğan öteki
Kılıçdaroğlu! Onlara sorun!” diyor.
Erdoğan artık “sorumsuz”
Kılıçdaroğlu ise bu konuda ancak sorulursa konuşuyor:
“Baykal kasetini Erdoğan’a izletenlerin ‘paralel yapı’ olduğuna
inanmıyorum. Kaseti izletenler Erdoğan’ı da kayıt altına alıyor.
Bir başbakana o görüntüleri izlemek yakışır mı?”
Bu romantik bir yaklaşım. Darbeler, romantizm ve etik eleştiri
kaldırmaz kı!