Demirel’in ön dişleri
ayrıktı.
Ayrık dişlilerin çok şanslı (ve zengin) olduklarına
inanılır.
Ama görünürde daha şanslı olan elbette Tayyip
Erdoğan’dır.
Dişleri ayrık değildi.
Ama hem zengin hem de cumhurbaşkanı oldu.
Osmanlı saraylarının hepsini kullanabiliyordu.
Saraylı ilk cumhurbaşkanı oldu.
Gerçi Demirel gibi ülkemizin en seçkin okullarından İTÜ’yü
bitirmedi.
Üniversitede okuduğu bile kuşkulu iken cumhurbaşkanı
oldu.
Villalarının, Sarayı’nın taharet suyu geçen aksamının altın suyuna
bandırıldığı iddiaları karşısında acze düştü. Kendisini ancak
hakaret ederek savunabildi.
Demirel zengin değildi. Köyünde kardeşi Şevket
Demirel’in adına kurduğu “S.D. Müzesi” dışında,
evinde zengin bir kitaplığı ve kravat koleksiyonu dışında bilinen
bir lüksü ve zenginliği yoktu.
Tayyip Bey ise, yabancı finans dergilerine göre, dünyanın en önde
gelen dolar milyarderi siyasetçilerindendir. (Bunun ilk ipucunu
veren Rahmi Koç’tur. Koç, kendisi için
İstanbul Belediye Başkanlığı sırasında “Onun 1 milyar
doları var!” diyen kişidir. Ki Koç, ülkemizde “milyar
dolar” ile “milyon dolar”ı karıştırmayacak tek
kişidir!)
Demek ki, Tayyip Bey’in de dişleri siyasete atılmadan önce ayrıktı.
Ama nazara gelmesin, kuşku çekmesin diye sonradan aralarını
doldurttu.