Bazı şeyler yazacağım, üzerinde düşünülmesi için.
-İzmir’de deprem oldu. Sarsıntılar sırasında kimi insanlar “Bismillahirrahmanirrahim” dediler, kimileri kelime-i şehadet getirdi. Çok tabii olarak Allah’a sığındı herkes.
Can kayıplarımız var. Yaralılarımız var. Ölenlere rahmet diliyorum, yaralılara acil şifalar, geride kalanlara sabır. Depremin muhasebesi yapılmalı.
-Müslüman bir ülkeyiz.
Ama Cumhuriyet’i kuran kadro, dini anlayışı değiştirmek için yola çıkmış. Kaç yıl sürdü din – toplum – devlet ilişkileri arasındaki sancı? “Kamusal alanda din olmayacak” tarzındaki laiklik yorumu henüz tartışma dışı kaldı mı? Kalmadı. 2008 yılında toplumun yarısının oyunu almış bir iktidar partisi hakkında yüksek mahkeme “laiklik karşıtı eylemlerin odağı olma” gerekçesi ile kapatma davası açtı. Başörtülü polis Amerika’da, İngiltere’de Türkiye’den önce var oldu. İngiltere bir tür “çok hukukluluk” anlamında Müslümanların bazı konuları Şeriat mahkemelerinde halledebilme imkânı tanıdı.
-Yaşam tarzını değiştirme – değiştirmeme tartışması İslam – Toplum
– Devlet ilişkisi bağlamında hala tartışılıyor.