Gülü tarife ne hacet... Ne çiçektir
biliriz.
Keşke gül de azıcık kendini
bilebilse.
***
Bugün 5 Kasım...
Sümerlerin (M.Ö. 3500) takvimi, yazıyı ve
matematiğin dört işlemini “icat” etmesinden bu yana geçen
sayısız 5 Kasım’dan biri bugün...
Üç yerde açılış, otuz üç kanalda konuşma
yapabilir. “Halka dayalı diktatörlük” zor
zenaat.
CHP yine de kendisine, “kanatlı kuş”,
“tekerlekli bisiklet” gibisinden “faşist diktatör”
falan diyebilir.
Oysa “siyaset biliminin temel
kavramları” iltifattır.
Bedava makarna ve mercimekle beslenen, parasız
kömür ile ısınan, torununa bakmak için maaşla desteklenen halkımız
için “diktatör” kötü bir laf değil.
“Çalıyor ama çalışıyor” gibisinden,
artık “Ama o bizim diktatörümüz!”dür!!
CHP ise “bu bir hakaret değil
durum tespiti” diyor.
O halde bir “tespit davası” açmak
gerekmez mi?
Çağlayan Adliyesi’ne gitmeye gerek
yok.
Fikri hür irfanı hür akademisyenlerden, emekli
ve gözü kara hukukçulardan oluşan bir heyet, kendilerinin hal ve
gidişini inceler, söylemlerini araştırır ve kararını açıklar. Çarşı
da şenlenir.
Böylece “cesur bilim adamı
envanterimiz” hakkında da bilgi sahibi oluruz.
***
Kemal Kılıçdaroğlu ise faşist diktatör
demekten “imtina” etmeyin diyor.
Neden, “çekinmeyin!” değil de
“imtina” etmeyin?
Söz dağarcığı, ev bütçesi gibi mütevazı olan
halkımız bu lafı babadan kalma “istimna” yani afedersiniz
“mastürbasyon” ile karıştırabilir.
Sert muhalefet, sert sözcüklerle muhalefet
demek değildir. Kararlı, ilkeli, planlı tavır ve tutum ile
sürdürülen muhalefettir.
Dokunulmazlıkları kaldırmaya hangi akla hizmet
ise yardım yataklık etmek... Ardından da “diktatör”
söylemi, ne yazık ki “Geçmiyor Silivri’nin pazarı!” ve
“eşekler de durdukları yerde duruyor”!
Sert sözcükler de elbet gerekli.
Ama ne yazık ki geniş seçmen kitlesinin
nazarında “faşist” öyle ahım şahım bir hakaret
değildir!
Asla benzetmek gibi olmasın, Devlet
Bahçeli’nin 7 Haziran’a dek, “Ülkemiz Erdoğan’ın
kuşatması altındadır!”dan tutun, “Şerefsiz, namert,
alçak” dahil, kullanmadığı küfür ve hakaret
kalmadı.
Bu laflar MHP’ye bir şey
kazandırmadı.
Bahçeli de sonunda Külliye’nin arka bahçesine
“kaşeli lider” oldu.
***