“Dünyanın en talihsiz müzisyenleri, balerinleri, opera
sanatçıları Ankara’da!”
Ayıptır söylemesi böyle yazılar yazmış, konuşmalar yapmıştım! Bu
belki, Devlet Opera ve Balesi’nde sahnelenen, Uluslararası Istanbul
Festivali’nde de temsil edilen “Insan... Insan” adlı balenin
librettosunu ve koro metnini yazmış olmanın gereksiz
duyarlılığındandı.
Ama itiraf etmek gerekir ki, asıl neden Cumhurbaşkanlığı Senfoni
Orkestrası’ndaki (CSO) mutsuz - huzursuz müzisyen arkadaşlarımın
dolduruşuydu:
“Abi ya, çalıştığımız yerin tabelasında ve taşıdığımız kimlikte
‘Cumhurbaşkanlığı’ sıfatı yer alıyor. Ama Cumhurbaşkanı bizi ‘süne
zararlısı’ gibi görüyor! Hatta bize düşman!”
“Ben de epeydir konsere gelemiyorum! Niye düşman olsun ki?”
Biri, “Ama...” diye elini kaldırıyor: “Bir kere bile salondan içeri
adımını atmadı!”
Bir başkası da bu söze itiraz ediyor:
“Hayır, Sayın Gül, iki kez geldi. Ama Gül de turneye çıkmamızı
bekledi. Birinde Kayseri’deyken ötekinde de Frankfurt’ta iken
geldi.”
Biri daha söze giriyor:
“Ama Erdoğan hiç gelmedi!”
Bir başkası da ona itiraz ediyor:
“Hayır, Tayyip Bey geldi. Bir kere Emine Hanım’la birlikte Itri
özel konserimize gelmişti!”
Ona da başkası itiraz ediyor:
“Ama o zaman daha Cumhurbaşkanı değildi!”
***
Herkesin derdi on, bizim Senfoni’deki müzisyenlerinki yüz
on!
CSO’da 110 dolayında müzisyen çalıyor - yani enstrüman çalıyor.
40-50 kadar da yardımcı ve idari personel var.
Çoğunluğu çoktan alışmış. 14 yılda nelere alışılmaz ki!..
Ama hâlâ umutla “takdir edilmeyi” uman, bunu da “Patron” olarak
gördükleri Cumhurbaşkanı’ndan bekleyenler var!
Içlerinden en kıdemlilerden birisi, “Daha çok beklersiniz!”
diyor.
Ona da bendeniz itiraz ediyorum:
“Hayır. Sayın Erdoğan mutlaka gelecektir. Hem sizi, hem de Devlet
Opera ve Balesi sanatçılarını tebrik etmek için gelecektir!”
Eşi eski bir balerin olan orkestra üyesi, “Yapmayın yav!” diye
itiraz ediyor: “Zinhar gelmez. Bale ve balerinler için
söylediklerini unuttunuz mu?”
***
Sahiden ne demişti?
“Bir balerinin neler yaptığı, neler ortaya koyduğu ve nereye hitap
ettiği ortada. (..) Bu noktada duyarlılığını belden aşağı
indirmeyeceği her şeyde varım. Ama indirecek olanın karşısındayım!”
(20.07.2010 Hasan Pulur - Milliyet)