92 gün süren, çok onurlu bir “kamusal görevi” başarı ile yerine
getirdiler.
Evet, kamusal bir eylem olan habercilik sonuç vermeyince, hapislik
de şart olabiliyor.
Elbette bu bazı gazeteler ve gazeteciler için böyle! Can ile Erdem,
daha önce belki yüzlerce kez eleştirdikleri halde sonuç
alamadıkları, dandik iddianameler sayesinde devletin işlediği “hak
ihlali suçu”nu bu kez Anayasa Mahkemesi eliyle dünya âleme
gösterdiler.
***
Ne oldu şimdi? Çifte müebbet hapis yetmiyormuş gibi ucuna 30 yıl mahkûmiyet de eklenmiş olan malum iddianame, Muhterem Cumhurbaşkanımız ile onun Sayın MİT Müsteşarı’nın şikâyetlerini de içeriyordu. AYM, önceki günkü kararıyla 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kabul ettiği iddianameye açıkça “nağme yapmayın” demiş oldu.
***
Ne oldu şimdi? Türk Dil Kurumu Sözlüğü, “nağme yapmayı” şöyle
tanımlıyor:
“Bildiği bir şeyi bilmez görünmek ve bahane ileri sürmek!”
Sözlük, “İddianame yazma”yı tanımlamıyor.
Belki de son yıllarda bazı ellerde iddianame yazmanın, “nağme
yapmak”la aynı kapıya çıkacağını bildiği için tanımlamıyor.
***
Ne oldu şimdi? Saray Sözcüsü Büyükelçi İbrahim Kalın’ın tahliye
kararı üzerine yaptığı açıklama ise bir tür “ara nağme”!
“Bu bir beraat değil, tutuksuz yargılama kararı! Dava devam edecek
biz de yakından takip edeceğiz!”
Yani daha önce söylediği, “Bu böyle kalmaz” sözü gereği Sayın
Cumhurbaşkanı’nın eli ve gözü mahkemenin üzerinde olacaktır! Oysa
bunu ve buna benzer “ucu açık cümleleri” Türk Ceza Kanunu tehdit ve
gözdağı olarak değerlendiriyor. (Md.106/1.)
***
İki kez müebbet ve 30 yıl hapis cezası gibi “nağmeler”in şakaya
gelir tarafı yok.
Adalet terazisinin ayarı bozulunca kusurluyu aramak, bulmak ve
cezalandırmak sonuçta demokratik siyasetin çözeceği bir sorun.
Birçok olumsuzluğun nedeni ve hatta faili veya yardım ve yatakçısı,
mevcut iktidar borusunu istediği gibi öttürmeye devam ederken
adaletin ayarı neden bozulmuş, nerede bozulmuş, nasıl bozulmuş,
kimler eliyle bozulmuş gibi sorular fazlasıyla nafile...
***
Ne oldu şimdi?
“Hak ihlali”nin derecesini belirlemeye olanak yok.
Ağırlaştırılmış çifte müebbetten, hükmünün açıklanması geriye
bırakılmış (HAGB) hafif hapis cezalarına kadar türlü türlü hak ve
özgürlük ihlalleri var.
Aynı dosyada aynı suçtan birine beraat ötekine mahkûmiyet verilip
hükmünün açıklanması geriye bırakma kararı verilmiş bir davanın
mağduru olan adı bizde saklı bir okur yazmış.
“Hak ihlali davamı Anayasa Mahkemesi’ne taşıdım. Bir yandan da 5
yıldır kanserle boğuşuyorum. Ama dosyama sıra gelmiyor. Belki de
kusurum müebbet değil 2 yıl ceza almak. Bana göre, ceza mahkemeleri
de sulh mahkemeleri gibi bir yerlerden emir veya dayanışma ile
çalışıyor.”