Can çıkmayınca huy çıkmaz.
Seçimi kaybetse de saraydan çıkmaz.
7 Haziran’da kaybetti. Oyu yüzde 40’a düştü.
3 gün sesi de çıkmadı, dışarıya da çıkmadı.
Kimin ne kadar oy alacağından çok artık bunlar konuşuluyor.
Muharrem İnce’ye “ya çıkmazsa” diye
sordular.
Yanıt mı?
“Hele bir çıkmasın da göreyim!..”
Aynı gün Cumhuriyet’in 1. sayfasında manşet gibi bir başlık:
“Seçilene kadar seçim!”
Osmanlı’da oyun çok. Yeni Osmanlıyız ya!
***
Saray saray değil, kolordu yatakhanesi. 1056
odasında sürüyle danışman.
Maaşı, makam otosunu ve yükselmeyi hak etmek için her biri
“yaratıcılık” ve “şeytani bir plan”
peşinde.
Bunu New York Times’ta, Le Monde’de, Der Spiegel’de arayacak
değiller ya. Esin kaynakları havuz ve havuzun yavuz yazarları.
“Seçilinceye kadar seçim” formülünün esin kaynağı belli.
Yeni Akit’in köşesindeki bir fıkra:
Temel, hayat kadınına ücretini sormuş. Yanıt:
“10 bin TL.”
“20 bin TL vereyim” demiş Temel. “Ama bir isteğim
var.”
Kadıncağız çekinerek sormuş: “Neymiş isteğin?”
“İşimiz bitince döverim”
“Ne kadar döversin?” diye boynunu bükmüş.
“Parayı geri alıncaya kadar döverim!”
***
Geçen defa oyu yüzde 40’a düştü. (Bu defa
daha da beter düşmesi için daha da çok neden var ki.)
Ama o zaman “İstikşafi” diye bir dümen uydurdu. Bakan olma
aşkıyla yanan bazı vekillerin dümen suyuna giren muhalefeti
oyaladı. Bahçeli’yi de yanına çekti. Seçmeni
dövmekten beter edip oyları geri aldı.
***