Minare çalınacak şey olmaktan
çıktı.
Artık kılıfa gerek yok..
Külliye uleması Karaman Hoca,
“yolsuzluk hırsızlık değildir” diye fetva
verince, hem çakallar rahatladı, hem de iki arada bir deredeki
Yargıtay ile Anayasa Mahkemesi.
Kılıf gereksiz. Moda artık, hırsızlık değil
yolsuzluk.
Camiden ziyade minare patlaması var. Köy
camileri bile çifte minareli.
Süleymaniye’ye nispet, Çamlıca’da yükselen
Tayyibiye Camimizin 6 minaresi, Kars’tan bile görünebilsin azmiyle
ve cehdiyle inşa edildi. Kılıfsız.
Milletin gözüne kuvvet, kesesine bereket,
piyasalara hareket, kılıfsız çalanlara lanet!
Amin!
***
“Makul şüphe” kavramını, bu iktidar
akıllara ve yasalara soktu. (Nedense yatak odasındaki dolar dolu
ayakkabı kutularını, bu kapsama sokmadı.)
Teşbihte hata olmaz.
Son 10 yılın tüm seçimleri gibi, bu seçimlerde
de YSK, halkın yarısının gözünde “makul
şüpheli”.
YSK, yüksek yargı demek. Alçağına güven
duyulmayanın yükseğine duyulur mu? Kabahat onda değil
fıtratta.
Ama zaten öyle bir derdi de yok.
Hiçbir makul gerekçe göstermeden parmak
boyasını kaldırdı.
(CHP’li Ali Özcan geçen yıl,
parmak boyası geri gelsin diye yasa teklifi verdi. İktidar oralı
bile olmadı. Foyası çıkacağı korkusundan herhalde.)
Daha sonra hiçbir gerekçe göstermeden mühürsüz
zarfları ve oy pusularını geçerli saydı. Hem de oy verme işleri
sürerken. (Sürümden kazanılsın diye zahir.)
Adına şanına uysun diye her seçimde seçmen
sayısından çok daha yüksek sayıda, bazen yüzde 100 daha fazla oy
pusulası bastırıp dağıtıyor.
Nedenini ise açıklamıyor.
Ama asıl zurnaya zırt dedirttiği nokta seçmen
listeleri.
Orhan Bursalı daha önce
yazmıştı:
- 2007-2011 arası seçmen sayısı 10 milyon
artmış.
Gerekçe “adrese dayalı sisteme
geçtik”.
“Sistemi nereden aldınız?”, “TÜİK’ten
aldık”.
“Bunun kayıtları nerede?”, “6 ay içinde
imha ettik”.
Tamamen şaibe.
Bir devlet kurumu bu kadar mühim şeyleri niçin
6 ay içinde imha eder ki?
***
İktidarın ve muktedirin en büyük güvencesi,
“halk belleğinin zayıflığıdır”..
Geçen dönemlerde
iktidar vekillerinin topluca yediği “gıyapta oy” haltı da
unutuldu gitti.
Samimi bir ifadeyi yeğleyenler veya Reis’ten
çekinmeyenler rahatça “sahte oy” diyebilirler.
TBMM’de sahte oy kullananlar, illerinde,
ilçelerinde ve köylerinde kullandırmaz mı? Bu işin altyapısını
hazırlamaz ve hazırlayanlara göz yummaz mı?
***