Umurunda mı darlık ve pahalılık! Elbette
ayna ve cımbız yok. “Yerli ve milli” dilinde,
“rabia” işareti elinde.
“Dört” dese incileri dökülmez
elbet.
Ama demez. İncili Çavuş’u akla getirir diye
demez. İncili Çavuş espridir.
Espri “ruh” demektir ve ruhun
yelpazesidir.
Ne yazık ki espriden yana fakirdir.
Vermeyince mabut, ne yapsın kel
Mahmut.
Adalet madelete girmeyelim. Nezaketi
geçelim.
İtibarı bin beş yüz, iktidarı ise
sonsuzdur.
Sabah demez, akşam demez, her fırsatta, her
köşede konuşur. Kendi gibi olmayana fırça atar, biat etmeyeni,
kulak asmayanı hor görür.
Bin laf etse, yine de araya bir tanecik olsun
latife sıkıştırmaz. Milletine bir buruk tesebbüsümü çok
görür.
Kabahat onda değildir elbet.
Camlara o nutukları yazan danışmanlardadır
ancak!
Zira danışmanlık yan gelip yatma
yeridir.
Sayıları ise ürkütmeden sayılamaz
adettedir.
Birinin yazdığını, öteki okumaz.
Reis ne yapsın?
O yüzden bir dediği bir dediğini
tutmaz.
Bu durum onda da gizli stres
yaratır.
O stres hiddet olur. Şiddet olur. Gövdesine
sesine yansır.
Ona kulak veren millet “stres olmasın”
da ne olsun!?
***
“Stres olmak” milletimize tebelleş
olmuş FETÖ’den de büyük bir beladır.
Tarihçilerin kutbu, merhum Prof. Halil
İnalcık bu belaya şöyle parmak basmıştı:
“Bir kelime ile iktifa edersek, zihni
melekelerimiz dumura uğrar.
Herkesin dilinde bir stres. Stres dediğiniz
nedir?
Dert mi, gam mı, kahır mı, elem mi, üzüntü
mü, endişe mi, kasvet mi, nedamet mi, melal mi, hüzün
mü, hüsran mı, hicran mı, ıstırap mı yoksa kâbus mu
veya hafakan, teessüf, teessür, vehim veya buhran ya
da gaile mi? Evet stres hangisidir?”
Sorusuna yanıtı alamadı.
100 yaşına bastığı yıl da bu dünyadan çekip
gitti.
Sahi stres nedir?
Saydıklarının hepsi midir?
Yoksa hepsinden birazı mı?
Biraz dert biraz kahır, biraz keder, biraz
hicran, biraz kül biraz duman mıdır? Belki de kül Külliye, duman
ise halkın hali pürmelalidir.
“Bu memleket batarsa uzun laftan
batar!” diyen merhum üstadımız Şinasi Nahit
Berker’i haklı çıkarmadan söyleyelim:
Halkın yarıya yakını için stres, maateessüf
Recep Tayyip
Erdoğan’dır.
İşin daha da garibi Sayın Erdoğan için de
stres, bizzat halkın yarıya yakınıdır.
Dolanıp durması, kendisine bir hırsız ve
yalancı demediği kalmamışlarla ittifak yapması bu stres
yüzündendir.
Yani, haklıdırlar. Stres hem ülkemiz hem de
iktidar için, neticeten ve elbette bir beka meseledir.
***
Bilimsel makaleler “stres”i de
şöyle tanımlıyor:
“Vücuda yüklenilen, özel olamayan herhangi
bir isteme karşı, vücudun tepkisidir!”
“Stres” sözcüğü Latince
“estrictia”dan geliyor.
17. yüzyılda felaket, bela, musibet, dert,
keder, elem gibi anlamları var.
18 ve 19. yüzyıllarda ise kavramın anlamı
değişmiş ve güç, baskı, zor gibi anlamlarda objelere, kişiye,
organlara ve ruhsal yapıya yönelik olarak da “stres”
sözcüğü kullanılmıştır.
Buna bağlı olarak da bu stres sözcüğü, kişinin
bu türden güçlerin etkisi ile biçiminin (karakterinin?)
bozulmasına, çarpıtılmasına karşı bir direnç anlamında kullanılmaya
başlanmıştır. (Prof. Dr. Nezahat Güçlü - Gazi
Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt 21, Sayı 1, Yıl: 2001, sayfa
91)
***