TBMM’yi vuran FETÖ’cü, alçak “şiddet”in elbette bir evveliyatı var...
Sarı Öküz hikâyesi gibi...
Önce paspas gibi İçtüzük çiğnendi. TBMM Hesapları İnceleme Komisyonu’nun buharlaşmasına suskun kalmak suretiyle izin verildi... Verilmeseydi...
Ve muhalefet fıtraten “Yenikapı ruhu”na fazla meyyal olmasaydı...
Meclis de bugün inşaat müteahhitlerinin reklam panayırı haline gelmeyecekti!..
***
İktidar Meclis’te ilk önce, def-i hacet mahalline el attı.
Avusturya’dan ithal, özel lavabolar ile yarı bele kadar yükseklikteki seramik pisuvarlar sökülüp atıldı.
Yerlerine taşeron işi yenileri ve aralara da tahta perdeler takıldı.
Yarım asırdır kullanılan pisuvarlar oval formdaydı. Yakın durunca, (özel çaba göstermedikten sonra) kimsenin birbirini görmesi mümkün değildi.
İsmet Paşa’dan Başbuğ Türkeş’e, Demirel’den Erbakan’a ve Ecevit’e dek tüm liderler ve binlerce siyasetçi buralara “küçük su” dökmüş, hiçbiri de aralara tahta perde çektirmeyi düşünmemişti.
Ama iktidar ilk iş tuvaletlere el attı.
Belki de İngiliz Muhafazakâr Parti lideri Churchill ile İşçi Partili Başbakan Attlee arasındakine muhabbeti duymuşlardı. İki lider pisuvarda karşılaşmışlar. Churchill telaşla önünü kapayıp geri çekilmiş. Attlee de, “Hayrola Sör bir şey mi var” diye sorunca, Churchill açıklamış:
“Baksanıza sizin hükümet her şeye el atıyor, el koyuyor... Kendimi sağlama alıyorum!”
***
Bizim liderler arasında böylesi muhabbet bir namümkün! Yenikapı ruhu bile buna imkân tanımaz.
Örnek çok:
Pisuvarların ve muhalefet kulisindeki tarihi mermer locanın başına gelen, Gazi Mustafa Kemal’in halıya işlenmiş mareşal üniformalı resminin de başına geldi.
Onarım bahanesiyle Gazi’nin halı portresi de duvardan söküldü. Müzeye nakledildiği açıklandı. Atatürk’ü sonunda “müzelik” yapmayı başardılar.
***
Aslında müzeye konulması gereken, Meclis’i düşürdükleri manzara!
İçi ve dışıyla Meclis inşaat firmalarının reklam alanı haline geldi!
Milletin aptal yerine konulması da cabası.
“Milletin Meclis’ini millet yapar!” demek, ne demektir?
İnşaat Şirketleri Derneği GYODER’e milletimiz vekâlet verdi de biz mi duymadık?
O dernek ki, milletin “a..’na” dil uzatan ünlü üyesine iki çift laf mı etti?
Hem devletin hukuki ve mali sahibi olan, bütçesini yapan TBMM ne münasebetle “Milletin Meclis’ini” kendisi onarmıyor da bu işi neden bir derneğe yüklüyor?