TDK fotoğraflı olanına “özçekim”
diyor.
Herhalde yazı ile yapılanına da “özyazım” önerir!.
Bayramı bu kez İstanbul’da karşılamak istedim. Bayram hediye demek.
En anlamlı, en değerli hediye nereden alınır?
Üç gün, üç gece düşündükten sonra aradığımı, tesadüfen Resmi
Gazete’nin sütunlarında buldum.
Tüm Osmanlı sarayları gibi Yıldız Porselen Fabrikası ile satış
mağazaları da Cumhurbaşkanı’na bağlanmıştı. Beşiktaş Çarşısı içinde
de bu fabrikanın bir satış mağazası var. Kapısına şimdilik
Cumhurbaşkanlığı forsu konulmamış.
Bitişiğinde ise eskiden Meclis’in personeli için konukevi
bulunuyor(du).
Saraylarla birlikte burası da, Tayyip Bey’in yetki
ve sorumluluğuna geçmiş. Bina girişinde resepsiyona da
Cumhurbaşkanlığı forsu asılmış.
Olmuş size “Cumhurbaşkanlığı Beşiktaş
Misafirhanesi!”
***
Birden yüreğimde bir ferahlık, ruhumda bir
hafiflik hissettim.
Ve belki de bayramın en değerli, en anlamlı hediyesini kendime
verecektim.
Manen ve gıyaben de olsa kendimi Sayın Cumhurbaşkanı’na misafir
ettirecektim.
Cumhurbaşkanlığı forsu olan şerefli bir mekânda,
“emperyal” bir uyku çekerek ve yıldızlı rüyalar görerek
bayramı karşılayacaktım.
Böylece, Külliye’ye hiç ayak basamamış...
Cumhurbaşkanı uçağına hiç binenemiş... Ve binme ihtimali de olmayan
biri olmanın eksikliğinden kısmen de olsa kurtulacaktım.
Bayramı, Cumhurbaşkanlığı forsu olan bir yerde karşılamak az buz
bir ayrıcalık değildi.
Belki de Reyiz’in her Erzurum ziyaretinde saygı ile andığı Alvarlı
Efe Hazretleri benim de rüyama girecek ve diyecekti ki:
“Can bula cananını
Bayram ol bayram ola
Kul bula sultanını
Bayram ol bayram ola
Hüznü keder def ola
Dilde hicab ref ola
Cümle günah af ola
Bayram ol bayram ola.”
***