Yakın çevresi “Reis” diyor. Reis, çok amaçlı bir unvan. Bu
sözcük onu yüceltmekle kalmıyor, biat ve sadakati de ifade
ediyor.
Reis’in eskiden “başkan” yerine kullanıldığı malum (ağır ceza
reisi, belediye reisi vs.).
Tekne kaptanlarına da reis deniyor.
Yeraltı dünyasında kullanımı da yaygın.
Ünlü ve milli sabıkalılarımızdan Sedat Peker, Rize’deki iktidara
destek mitinginde halka “reis” diye takdim edilmişti.
Bu, biraz “haddini aşma” idi. Ama seçimin tozu dumanı arasında
üzerinde duran olmadı.
***
Reis, siyasete külliyen ve külliye ile yeniden hâkim olunca ve
apartman yöneticilerinin avuçlarını ovuşturmasına yol açan muhtar
turları başlayınca “başkanlık sevdası” dünya âlemin malumu
oldu.
“Reis” unvanı daha da anlamlı hale geldi:
Çünkü “Cumhurreisi”nin en yalın en kestirme haliydi, “reis”.
Almanca “pilav” anlamına gelmesi ve içerdiği “pilavdan dönenin
kaşığı kırılsın” mesajı da işin cabası idi!
***
Siyasette hiçbir şey rastlantı değil.
Erbakan Hoca, bugünlerin altyapısını kadayıfın altı mı - üstü mü
tartışmaları ile hazırlamıştı.
Tayyip Bey’in derin kadrosu da, tarihimizdeki şeflik pratiği
üzerinden “Türk tipi başkanlığın” teorisini
kitaplaştırmışlardı.
Bu kadro, anlaşıldığı kadarıyla “reis”i, Cumhuriyet’in ilk
yıllarındaki “şef” karşılığı kullanıyorlar.
Öyle ya, Atatürk “Ebedi Şef”...
2. Cumhurbaşkanı Inönü “Milli Şef” ise...
12. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da bir unvan gerekiyor.
Yakın ve derin çevre “Reis”i uygun gördüğüne göre... Şu sıralar
ağızda acı tat bıraksa da “Daha iyisi Şam’da kayısı!”
***
Anayasa Mutabakat Komisyonu işin ta başında görevlendirildiği
üzere TBMM Başkanı’nca toptan terhis edildi.
Anayasanın ruhu ve lafzıyla Tayyip Reis’in kafasına göre dizayn
edilmesi keyfiyeti şimdi külliyen külliye kadrolarının elinde.
Tarihçi ve hukukçulardan oluşan bir danışman kadrosu literatür
taraması yapıyor.
Hafta içinde çok önemli bir belgeye rastladılar.
“Siyasi partinin en önemli unsuru ‘Şef’tir. (Siz reis diye okuyun!
A.T.)
Şef bir siyasi partinin en başta gelen temsilcisi, onun ana
düşüncesini ve iradesini şahsında toplayan kişidir.
Siyasi partinin şerefi de şefine bağlıdır.
Şef kendi ruhundaki heyecanı ve dava inancını etrafına, partisine
yansıtır.
Partide toplananlar şefin şahsında birbirlerine bağlanır ve güç
kazanırlar.
Ordular için komutan ne ise, partiler için de kendine yol gösteren
değerli bir şefe sahip olmak aynı şeydir.
Dünyanın bu karmaşık şartları içinde, her millet bir çıkar yol
ararken Türk milleti ahlak, cesaret, irade ve kültür bakımından
kendisini ispat etmiş bir şefe sahip olmakla çok mutludur.”