Referandum aslında “gönüllü kölelik” denilen düzenin
oylanmasıdır.
Tam da Sayın Cumhurbaşkanı’nın ifadesiyle “şerre rıza”dır. Ama
o hep yaptığı gibi, kendi kafasına göre takılmıştır.
Bu kavramın kökü yüzlerce yıl önceye gidiyor. İnsanlar neden ve
nasıl kendi rızalarıyla, başlarına bir “efendi” seçiyor
ve ona kayıtsız şartsız biat ve itaat ediyor. Bunun nedeni o kadar
da sır değil.
Alışkanlık, zihinsel tembellik, elindekileri de yitirme korkusuyla,
yönetilenler özgürlüğü, özgür düşünmeyi o kadar unutuyorlar ki,
silkinip uyanmaktan korkar hale geliyorlar.
Bunu sonucu, gönüllü kölelik kendisini yeniden üreten ve adeta
babadan oğula geçen kapalı devre bir sürece dönüşüyor.
Saray’ın 1.056 oda yapılmasının asıl nedeni nasıl ki şimdilerde
ortaya çıktıysa, 4-5 hatta daha fazla çocuk tavsiyesi de öyle.
***
Diktatörlüğün onda dokuzu kaçmak...
Biri de
ya Saddam ve Kaddafi gibi
bir köşeye sıkıştırılıp ölmek ya
da Hitler gibi intihar edip
kurtulmak.
Kaçıp kurtulanlar da var elbet.
Son elli yılın ünlü birçok diktatörü kaçarak canlarını elbette
kurtarmışlardır. (İdi Amin -
Uganda; Somoza -
Nikaragua; Stroessner -
Paraguay; Duvailer -
Haiti; Rıza Pehlevi -
İran; Marcos - Filipinler ve
devamı...)
***
Diktatörlük zaten özünde bir kurtarıcılık paranoyasıdır. Önce
kendilerini ve ailelerini kurtarmaya yönelmeleri
bundandır.
Nedense diktatörler daha ziyade Ortadoğu’dan çıkarlar.
Bunları dengelemek için olmalı peygamberler de bu topraklardan
çıkmıştır. Kuranıkerim’de adı geçen tam 25 peygamber vardır. Hepsi
de Ortadoğu’dan çıkmıştır.
Bunun iki nedeni olabilir.
Bu bölgede ahalinin gönüllü kulluğa - köleliğe eğilimli
olması. Muaviye gibilerini ve
Firavunları dizginlemenin tek yolu belki de buydu.
Bir başka nedeni de Ortadoğu’da kavimler arasındaki kargaşa... Bu
kargaşayı petrole veya doğal zenginliklere bağlamak mümkün değil.
Eski zamanlarda ne petrol vardı ne de kavgaya, kargaşaya yol açacak
bir zenginlik!
***
Tek tanrı inancına göre dünyanın başka yerlerinden, örneğin
Japonya veya
İskandinavya’dan ya da Güney Amerika’dan bir peygamber
çıkmamıştır.
Kitaplı dinlerin ortak noktası Hz. Adem’in
ilk örtünen, ilk tarım yapan, ilk kez peygamberlik verilen insan
olduğudur. Bazı hadisler 124 bin peygamberden söz ediyor. Ama son
elli yılda ise koskoca bölgeden sadece gerçek anlamda dört diktatör
çıkmıştır. Suudiler vs. diktatör sayılmamalı. Refakette diktatörlük
olmaz.
Gerçek diktatörler Irak’tan Saddam,
Mısır’dan Mübarek, Suriye’den
baba-oğul Esad’lar. Libya’yı da katarsak bir
de rahmetli Kaddafi.
Beşinci ve esaslı bir diktatör ne yazık ki çıkmamıştır.
Bu konuda “yerli ve milli bir açık” olduğu çok
açıktır.