‘Terörist’,
‘dinsiz’!
- “Ezana saygısız”,
“dolandırıcı”!..
Hır gür, istismar, çamur eşliğinde seçimlere
gidiyoruz.
Çok şükür, şimdilik kimse kimseyi
“sünnetsiz” diye suçlamış değil.
Seviye henüz o kadar aşağıya inmedi, ya da
iftiracıların tarih bilgisi çok derin.
***
CHP’nin 1950-59 yıllarındaki genel sekreteri
çok dilli ve çok diplomalı Kasım Gülek’i de
zamanın iktidarı, “Sünnetsiz” ve “Hıristiyan”
diye suçlanmıştı.
Kanıt olarak da, ABD Columbia Üniversitesi’nden
mezun olurken giydiği dört köşe şapkalı ve cüppeli fotoğraflar
gösteriliyordu.
Gülek, esprili ve zeki bir
siyasetçiydi:
“Bunların karıları - kızları da çok
dedikoducu imiş!” diye açıklama yapmakla
yetindi.
Ancak “sünnetsiz!” iddiaları
sürüyordu.
Bunun üzerine “Merak edenler
gelsinler, görsünler!” diyerek, İstanbul’da Ortaköy Hamamı’nda
basın toplantısı yaptı. (28 Kasım 2011, Sabah - Y.
Donat)
İddialar bıçak gibi kesildi.
***
Çin atasözüdür:
“İftira eşekarısına benzer. Bir
hamlede öldüremeyeceksen, hiç dokunma daha
iyi!”
Seçimin Ankara’da tehlikeye girdiğini gören
iktidar, “kiralık bir iftira tetikçisi” eliyle
Mansur Yavaş’ı infaza
yöneldi.
Benzeri bir komplo da İstanbul’da sahneye
konulmaya çalışıldı.
“Taksim’de kadın yürüyüşüne
katılanlar, ezanı ıslıkla protesto
ettiler!”
Cumhur İttifakı bu iftirayı dört koldan
sahiplenince meydanlarda ve ekranlarda ezan ve bayrak pazarlamasına
geçildi.
Türkiye elbette Çin değil.
Bizdeki eşekarıları saraylarda beslendiği için
dokuz canlı oluyor.
Bir hamlede öldürmek mümkün değil.
“Sünnetsiz” türü bir iftira olsa
mesele çok kolaydı.
Hamama davet edip “Buyurun!” demek
yeterdi.
***