Havaalanına inince, “hediye”nin
boyunu posunu gördük.
Elbette hediyenin değeri boyutuyla, fiyatıyla ölçülmez. En uygun
zamanda, en uygun gerekçeyle, en zarif biçimde verilen hediye en
değerli hediyedir.
Dünyanın en zengin 10 ülkesinden biri sayılan Katar’ın,
Tayyip Beyimize vereceği en uygun hediye demek ki
“tayyare” imiş.
“Asrın lideri”, “Ümmetin önderi” diye yüksekten uçan -
uçurtulan birine verilecek tayyareden daha uygun bir hediye
olamaz.
Şu soru artık çok ayıp:
- “Hediye... Ama ne diye?”
***
Ne diye olacak “enişte”
diye! (“Eşim Araptır. 29 yıldır evliyiz. Sorun yok!”
19.12.2006 Habertürk.)
Üzümünü ye bağını - uçağına bin, nedenini sorma!
Reis de zaten sormuyor. Soranlara da şimdilik çok şükür
“hain!” demiyor! “Bana değil, devlete
verildi!” demekle yetiniyor.
Bu sözlerden kendisine böyle bir “şey”in hediye
edilebileceği ve dolayısıyla “hayalhanesinin” genişliğini
anlıyoruz.
Erzurumlu Meteoroloji Müdürü gibi “muhayyelene gurban
muhterem başgan!” demekle yetinelim.
***
Tayyare, katar katar serveti olan Katar
Emiri için iki nedenle çok manidar bir hediye.
Birincisi: Tayyare, Arapça da “Havadan, beleşten gelen
para” anlamına geliyor. Eskiden “uçak” yerine
kullandığımız tayyare ise 1912 yılında uydurulmuş Osmanlıca
bir sözcük. Arapçada uçak anlamında
kullanılmıyor.(Osmanlıca - Türkçe Ansiklopedik
Lügat- F. Devellioğlu - Sayfa: 1042. Aydın
Kitabevi, Ankara 1993)
İkincisi: Değerini bizzat kendisinin “500” diye
açıkladığı, bu beş yüz milyon dolarlık “heyula
oyuncak”, Reis’in İslami hülyasına ve tarihi rüyasına
ziyadesiyle uygun.
“Tayyar” deyince Arap âleminde akla ilk gelen
Hz.Muhammed’in amcaoğlu Hz. Ali’nin ağabeyi olan
Cafer-i Tayyar’dır. Bu aziz şahış, Bi’ri
Maune Savaşı’nda iki kolunu birden
kaybederek şehit düşmüş ve kesilen kollarının yerinde beliren
kanatlarını çırparak cennete uçmuştur. Ki bu husus hadislerde
bizzat Hz. Muhammed tarafından teyit edilmiştir.
(Aynı eser. Sayfa: 1042.)
***