Cumhuriyet kurulurken kendisini gazete tanımının ötesine konumlandırmış bir yayın organı. 9 Eylül 1923’te açılan Cumhuriyet Halk Partisi’nin altı okuna benzer ilkeleri benimsediğini ilan ederek yayın hayatına başlıyor.
36 gün sonra, 29 Ekim’de Cumhuriyet ilan ediliyor. 240 gün sonra da Cumhuriyet yayın hayatına başlıyor. (7 Mayıs 1924) Yani 8 aylık bir zaman dilimi içinde, adında“cumhuriyet” olan bu üç kuruluş tüzel kişilik kazanıyor.
***
90 yıl geride kalırken bu üç kuruluşun zamanın ruhundan, iç ve dış dinamiklerden, toplumsal değişimlerden - dönüşümlerden etkilenmesi kaçınılmaz. Son 14 yılda Türkiye Cumhuriyeti’nin ucu Ortadoğu’ya açılan tehlikeli bir tünele sokulduğu cümlenin malumu.
Benzer görüşler ve kaygılar, farklı düzlemde Cumhuriyet Halk Partisi için de ortaya konuluyor.
Cumhuriyet gazetesi için de (ağzımızdan yel alsın) paralel ama çok değişik endişeler sağda solda dile getiriliyor.
***
Cumhuriyet gazetesinin vardığı son aşama “patronsuz” olması.
Hoş patronlu olduğu dönemlerde de önceliği kazanç değildi. Devletin kuruluş ilkelerini topluma benimsetmek ve cumhuriyet değerlerini yüceltmekti.
Bunu yıllarca demirbaş yazarları ve okur çoğunluğu ile bütünleşerek yürüttü. Cumhuriyet, okurlarının nazarında zaman zaman bir gazeteden çok bir “sivil toplum kuruluşu” ile “demokratik kitle örgütü” arasında bir yerde konumlandı. Gazetenin vârisleri arasındaki uyuşmazlık ve özellikle de siyasal, toplumsal ortamdan kaynaklanan çalkantılar nedeniyle Cumhuriyet birkaç kez krize girdi.